BM destekli Lübnan Özel Mahkemesi, 2005’te gerçekleştirilen Refik Hariri suikastında Hizbullah liderliğinin ve Suriye hükümetinin bir dahli olduğuna dair kanıt bulunamadığı kararına vardı
BM’ye bağlı Uluslararası Lübnan Özel Mahkemesinin, eski Lübnan Başbakanı Hariri’nin 14 Şubat 2005’te bir ton patlayıcıyla uğradığı suikast davasına ilişkin karar duruşması Hollanda’da bugün gerçekleştiriliyor.
Duruşmaya katılmayan kaçak durumdaki Selim Cemil Ayyaş, Hüseyin Hasan Anisi, Hasan Habib Merhi ve Esed Hasan Sebra 2005 yılındaki Hariri suikastıyla suçlandı. Mahkeme, Hariri suikastında olay mahallinin bozulduğunu ve Lübnan güvenlik güçlerinin belirli delilleri olay yerinden kaldırdığını ancak bunun nedeninin bulunmadığı bilgisini paylaştı.
Karar duruşmasında, suikastın hazırlık aşamasında sanıkların Hariri’nin konvoyunu takip etmek için sinyal ve telefon takibini tesadüfi olmayacak kadar sistemli ve kapsamlı şekilde yaptığı mahkeme heyetince kaydedildi.
Suikastın sanıklar tarafınca işlendiğine dair mahkemede makul şüphenin ötesinde bir kanaat oluştuğu vurgulandı.
Seçimlere hazırlanan bir başbakanın öldürülmesini “şüphesiz bir politik eylem ve terör saldırısı” şeklinde niteleyen mahkeme, Hariri’nin seçimlere girememesinin “Suriye rejimi ve Hizbullah’ın çıkarlarıyla örtüşebileceğini” değerlendirdi.
Suriye rejiminin ve Hizbullah’ın örgüt olarak bu suikastta yer alıp almadığına ilişkin yeterli delil bulunmadığına işaret eden mahkeme, Hizbullah ile ilişkili bu şahısların ise bu suikastta yer aldığını vurguladı.
Suriye’de 2016 yılında öldürülen suikast ekibinin lideri olduğu düşünülen Hizbullah’ın üst düzey ismi Mustafa Bedreddin’in, öldüğüne ilişkin mahkemeye yeterli delil sunulmasının ardından dosyasının düşürüldüğünün altı çizildi.
Karar öncesi Beyrut’ta patlama
Mahkeme, kararı daha önce açıklamayı planlıyordu ancak başkent Beyrut’ta 4 Ağustos’ta meydana gelen büyük patlama nedeniyle karar duruşmasını ertelemişti.
Ülkedeki 15 yıllık iç savaşın aradından eski Başbakan Refik Hariri, 14 Şubat 2005’te bir ton bomba yüklü araçla suikast ile öldürülmüstü.
Hariri suikastının ardından yaşanan protestolar zinciri neticesinde ülke köklü değişimlere sahne olmuş, bu dönem “Sedir Devrimi” olarak tarihe geçmişti.
Kararın açıklanmasıyla birlikte mevcut ekonomik krizin yanı sıra çeşitli sorunlar yaşanan ülkede mezhepsel yeni bir siyasi krizin çıkmasından ciddi endişe ediliyor.