Halis Bayancuk Hoca’ya yapılan yargı zulmü, İstinaf Mahkemesi’nin almış olduğu hukuksuz karar ile ayyuka çıkmış oldu. Tevhid Dergisi gönüllüleri, yaşanan bu sürece tepkilerini dile getirmek adına, Bölge Adliye Mahkemesi önünde bir basın açıklaması yaptılar.
Basın açıklaması tam metni şu şekilde:
Bugün burada toplanmamızın sebebi Halis Bayancuk Hoca hakkında İstinaf 3. Ceza Dairesinin vermiş olduğu karardır.
Halis Bayancuk Hoca, Sakarya ilinde bir yemeğe katıldığı ve bu yemeğin örgüt toplantısı olduğu iddiası ile 29 Mayıs 2017 tarihinde Sakarya merkezli bir operasyonda gözaltına alınarak tutuklandı. Dosyanın hacmine göre oldukça kısa süren bir yargılama neticesinde 27 Haziran 2018 tarihinde IŞİD terör örgütü lideri olmak ve propagandası yapmaktan ceza aldı. Bu ceza İstinaf 3. Ceza Dairesinin önüne gitti. İstinaf Mahkemesi Halis Hoca hakkında daha önceden başlatılan soruşturmalar olduğunu ve bunların birleştirilmesi gerektiğini söyleyerek esasa hiç girmeden usulden dosyayı bozdu.
Dosyayı tekrardan önünde bulan Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi birleştirme için bazı girişimlerde bulundu ancak ilk derece mahkemeleri İstinaf Mahkemesinin kararına direndikleri için birleştirme yapamadı. Ayrıca Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi Halis Hocanın dosyasını Sakarya ile birleştirmesine rağmen bunun hakkında hiçbir hüküm verme ihtiyacı hissetmeden ve bu sefer örgüt ismi belirtmeden “Silahlı Terör Örgütü Yöneticisi” suçlaması ile 18 Eylül 2020 tarihinde tekrardan 12.6 sene ceza verdi.
Dosya 2018 yılında İstinaf 3. Ceza Dairesinin önüne gittiği hali ile tekrardan aynı dairenin, aynı heyetin önüne gelmiş oldu. Elbette beklenen 2 sene önce verilen bozma kararının daha güçlü gerekçelere sahip olunduğu için tekrardan bozulması idi. Fakat İstinaf 3. Ceza Dairesi onlarca klasörden oluşan dosyayı bir ay gibi kısa sürede jet bir yargılama yaparak inceledi ve gerekçesiz bir şekilde itirazımızı reddedip ilk derece mahkemesinin verdiği kararı onadı. Hem de tutukluluk halinin devamına hükmetti.
İstinaf mahkemesi bu kararı ile ne yapmış oldu:
1) Halis Hocanın farklı farklı mahkemelerce açılmış ama aynı içeriğe sahip olan 4 ayrı dosyadan ayrı ayrı yargılanıp 4 ayrı ceza almasının önünü açmış oldu. Olması gereken ilk kararında direnmesi ve ilk derece mahkemelerin birleştirme yapmalarını zorlaması idi.
2) Esasa ilişkin kapsamlı bir inceleme yapmadığı ve hızlı karar aldığı için iki temel yanlışa imza attı:
– Halis Hocanın ismi geçen örgütler ile alakası olduğuna dair bir delil olmadığı gibi tam tersini ispatlayan istihbarat raporları olduğu gerçeğini görmedi ya da görmek istemedi. Böylece hiç silah bulunamış bir operasyonda tutuklanan bir şahsı Silahlı Terör Örgütü Yöneticisi olarak kabul etti ve verilen bu yöndeki hükmü onadı.
– Yapılan yargılamanın siyasi bir yargılama olduğu ve aslında örgüt iddiasının değil de inançların yargılandığını görmedi ya da görmek istemedi. Böylece İslamı anlatmanın, demokrasi karşıtı olmanın, Allahın kanunlarını istemenin Silahlı Terör Örgütü Yöneticisi olmak ile suçlanmaya eş değer olduğunu kabul etmiş oldu.
3) İstinaf mahkemesi bu kararı ile bir kişinin mahkemeleri sonuçlanıncaya kadar cezasını bitirecek şekilde tutuklu kalmasının önünü açmış oldu. Çünkü matematik ve hukuk bilen herkesin kolaylıkla anlayacağı üzere; Halis Hocanın cezası Yargıtayda onaylansa dahi şuan tutuklu kaldığı sürelerin hepsi hesap edildiğinde hemen tahliye edilmesi gerekecek. Çünkü verilen cezanın hepsini bitirmiş olacak.
Halis Hocanın yaşadığı hukuksuzlukların son halkası olan İstinaf Mahkemesinin verdiği bu karar, maalesef Türk yargısının içinde bulunduğu hali gözler önüne seren örneklerden sadece biridir. İnançlarından dolayı şahıslar yargılanmaya devam eder, siyasi irade mahkemeleri baskı altına almaya devam eder ise bu hukuksuzlukların bitmesi de mümkün gözükmüyor.
Rabbimizden niyazımız Halis Hoca ve mağduriyet yaşayan diğer tüm mazlumların sıkıntılarını en kısa zamanda gidermesidir.
