İçişleri Bakanı Süleyman Soylu canlı yayında gözaltındaki Kuytul hakkında konuştu

Bu hafta başında Antep’te Furkan Vakfı gönüllülerinin pandemi kuralları ve yasaklarına rağmen toplu şekilde camilerde itikafa girmek istemeleri sonucu meydana gelen olaylarda, güvenlik güçleri cami içine girerek itikafa girme hususunda direnen kişilere biber gazlı müdahalede bulunmuştu. Görüntülerin sosyal medyada yer bulması sonrası söz konusu personelin açığa alındığı ve il emniyet müdürünün istifasını istediği açıklanmıştı. Sosyal medyada hem güvenlik güçlerinin müdahale şekli hem de pandemiye rağmen itikaf ısrarından vazgeçmeyen Furkan Vakfı’nın izlediği yol eleştirilmişti.

Ertesi gün, Antep’te yaşanan gerginlik ve olaylar, Furkan Vakfı gönüllülerinin ve Alparslan Kuytul’un itikafa girme ısrarları sebebiyle Adana’da da yaşanmıştı. Olaylar sonrası sahur vakti çok sayıda kişi gözaltına alınarak polis merkezine götürülmüştü. Kuytul’un 14 yaşındaki oğlunun ters kelepçe yapılarak gözaltına alınması ise Adana’daki olaylarda en çok tepki toplayan görüntü olmuştu. 14 yaşındaki çocuğun kimlik kontrolü sonrası serbest bırakıldığı daha sonra açıklanmıştı.

Alparslan Kuytul ve Furkan Vakfı’nın pandemi koşulları altında itikaf ısrarı ve olaylar sırasında ortaya çıkan görüntüler her ne kadar hoş karşılanmasa da İçişleri Bakanı’nın dün akşam hükümete yakın bir medya organında halen gözaltında olan ve hakkında soruşturma yürütülen bir olay ve şahıs hakkında kesin yargılar içeren ifadeler kullanması hukukun ve adaletin güvenirliğini zedelemiştir. Zaten İçişleri Bakanı’na bağlı emniyet personeli soruşturmayı yürüten idari makamın ta kendisi değil mi? Buna rağmen birkaç gün sonra savcı ve hâkim karşısına tutuklama talebi ile çıkarılması muhtemel bir kişi hakkında bir kısmı yorum ve kanaatlerden bir kısmı da önü arkası kesilmiş video görüntülerden oluşan değerlendirmelerle amaçlanan nedir? Bugün Adalet Bakanı, daha 4 gün önce muhalefete şöyle sesleniyor “İnsan hakları ve hukuk alanında eksik gördükleri bir şey varsa söylesinler”. Bu sözlerden 3 gün sonra yürütme organının en önemli bakanlıklarından birinin en yetkili ismi, söz konusu muhalif bir yapının ülke için çok tehlikeli olduğunu, ülkeye, millete düşmanlık yaptıklarını sıralayarak adli makamlara çağrıda bulunuyor. Sorun, bakanın sözleri ve görüşleri değil asıl sorun birçok kişinin olduğundan şüphe ettiği hukuk devleti ilkesinin yerle yeksan edilmesi. 

Bu tarz bir yönlendirmenin bir benzeri sebebiyle geçen yıl Halis Bayanacuk Hocamız, rekor tutukluluk süresi sonrası tahliye edilmesine rağmen, TBMM çatısı altında milletvekillerinin yaptığı müdahale ile cezaevinden bırakılmadan apar topar tekrar tutuklanmıştı. Temennimiz yargı makamlarının, idarenin ve siyasilerin yönlendirmeleri olmaksızın adalet ve vicdan üzere hareket ederek hukuk devleti ilkesine saygı duymalarıdır.

 

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_imgspot_img

Sıcak Gelişmeler

Benzer Haberler