Köklü Değişim Dergisi tarafından 5 Mart 2017’de İstanbul’da gerçekleştirilmesi planlanan “Dünya Hilafete Neden Muhtaç?” başlıklı konferans hiçbir makul gerekçe gösterilmeksizin “idari makamlar tarafından iptal edilmiş” konferans konuşmacıları hakkında soruşturma başlatılmıştı.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen dosya bugün (02/04/2021) yapılan karar duruşmasında Konferans konuşmacısı Mahmut Kar için 12,5 yıl Abdullah İmamoğlu, Musa Bayoğlu ve Osman Yıldız için ayrı ayrı 6 yıl 3’er ay ceza verildi. Ayrıca tüm kişiler için yurt dışına çıkış yasağı kararı verildi. Ceza kararı mahkeme heyetinden bir yargıcın muhalefet şerhi ile yani oy çokluğu ile alındı.
Savcılık sanıklar ile ilgili somut hiçbir suç ortaya koyamadı
Verilen karar duruşmasında; Mahmut Kar, İlahiyatçı Yazar Abdullah İmamoğlu, Musa Bayoğlu ve Osman Yıldız savcılık mütalaasında ortaya konulan iddiaları tek tek çürüten savunmalar yaptılar. Hizb-ut Tahrir’in cebir ve şiddet eylemini reddettiğini, dolayısıyla çalışmalarında ve konuşmalarında terörü teşvik eden hiçbir açıklama yapmadıklarını, yapılamayan bir konferans sebebiyle haklarında ağır ceza talebinin hukuka ve vicdana uygun olmadığını dile getirdiler. Yine yürürlükte olan Terörle Mücadele Kanunu’nun açık olduğunu, şiddet ve terör içermeyen eylem ve faaliyetlerin suç sayılamayacağını bu sebeple iddia makamının iddialarının somutluktan yoksun olduğunu beyan ettiler.
Savunma avukatları: “Hizbu’t Tahrir terör örgütü değildir!”
Sanık avukatları Kaya Kartal, Ahmet Sait Öner ve Mehmet Alagöz mahkeme heyetine detaylı uzun bir savunma yaptılar. Savunmada şu hususları belirttiler: “Terör Örgütü, cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle hareket eden siyasi amaçlı bir örgüt tipidir. HT bu bağlamda bir örgüt değildir.” Hizb-ut Tahrir hakkında bugüne kadar yürütülen yargılamalar hakkında ise şunları ifade ettiler: “Hizb-ut Tahrir konusunda devletin ve yargının yaşadığı çelişkinin ve tutarsızlığın en basit göstergesi örgüte yakın insanların bir dönem “yasadışı örgüt” daha sonra “silahsız terör örgütü” ve en son da “silahlı terör örgütü” üyesi olarak cezalandırılmış olmalarıdır. Bahse konu yargılama sürelerinin tamamında, Hizb-ut Tahrir’in çalışma metodu aynıdır. Hizb-ut Tahrir’in çalışma metodu aynı olmasına ve bu süre zarfında değişen yasaların da lehe olmasına rağmen yargı her zaman bir yolunu bulmuş, cezalandırmalar devam etmiş ve ceza miktarları yükseltilmiştir.” Sanık avukatları ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin Hizb-ut Tahrir hakkında verdiği hak ihlali kararlarını, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin karalarındaki Hizb-ut Tahrir’i terör örgütü olarak gören ceza kararlarını eleştiren muhalefet şerhini ve ilk derece mahkemelerin emsal kararlarını mahkemeye sundular.
Avukatlar bu karara itiraz edileceğini ve üst mahkeme olan İstinaf veya Yargıtay’dan bozulacağını öngördüklerini ifade ettiler.
Mahkeme başkanı “Bu dosya çok su götürür” diyerek cezayı okudu!
30. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti savunmaların alınmasının ardından “Biz konuştuk, değerlendirdik Hizb-ut Tahrir’in terör örgütü olduğuna karar verdik.” diyerek kararı açıkladı. Yapılan açıklamada Hizb-ut Tahrir’in terör örgütü olduğuna dair somut bir gerekçe ortaya koymayan mahkeme başkanı “Bu dosya çok su götürür” diyerek kararı açıkladı.
Kaynak: Köklü Değişim Medya