Farklı dünya görüşlerine sahip hukukçu, yazar ve gazeteciler, tahliye kararından saatler sonra verilen tutuklama kararına karşı ortaya koydukları tepki ile linç taraftarlarına dur demişlerdir. Halis Hoca’nın yargılama sürecindeki hukuki garabetlere, insafsız medya lincine, haksız tutuklama ile 7 yıl tutuklu yargılanan birisinin yıllar sonra gelen tahliye kararına olan öfkeye dikkat çekerek insanoğlunun fıtratındaki adalet cevherini parlatmışlardır.
Bu sürecin en başından beri yanımızda olan Haksöz camiası ve mensupları sosyal medyada paylaştıkları destek mesajları ile zulüm karşısındaki ilkeli duruşlarını birkez daha ortaya koydular.
Ayrıca Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar sosyal medya hesabından, Furkan Vakfı kurucu genel Başkanı Alparslan Kuytul Hoca’nın ise YouTube üzerinden katıldığı canlı yayında Halis Hoca’nın karşı karşıya kaldığı hukuk trajedisine tepkilerini dile getirdiler.
Yaşanan olaya ceza hukuku, insan hakları ve fikir hürriyeti bağlamında yaklaşarak Halis Bayancuk Hoca’nın mağduriyetini en üst perdeden dile getiren, camiamızdan ve farklı görüşlerden, hukukçu kimliği ile ön plana çıkan avukatlar da oldu.
Av. Muharrem Balcı, Av. Sıdkı Zilan, Av. Müşir Deliduman, Av. Mahmut Şahin, Av. Kaya Kartal, Av. Mustafa Kocamanbaş, Av. Hakan Tamgüç, Av. Adem Tural, Av. Hamza Uçan, Av. Nihat Karaman ve Av. Melek Acay gerek sosyal medya hesaplarından gerek yazılı ve sesli olarak yaptıkları beyanlar ile hukuksuzluğa dikkat çektiler.
Av. Sıdkı Zilan dosyanın sahibi olan ve tahliyeyi veren mahkeme ile bu karardan 6 saat sonra tutuklama kararı veren ve dosyayı incelemekten dahi imtina eden mahkemenin kararları arasındaki çelişkilere vurgu yaparak kararı eleştirdi.
Av. Müşir Deliduman ise paylaştığı görüntülü mesajında Halis Hocamızın 12 yıldır süregelen yargılama serüvenini özetleyerek, “Her dönemin mağduru, her örgütün kurucusu ve yöneticisi” tanımlaması ile yargılamanın temel amacını gözler önüne serdi.
Av. Mahmut Şahin de yaptığı açıklamada süreci özetlerken, Halis Hoca’nın aynı suçlamalar ile aynı dönemlerde farklı soruşturmalar açılarak düşünce ve ifadeleri sebebiyle soruşturmalara maruz kaldığına değinerek, 3 yıldır yargılama yapan Sakarya 2.ACM’nin tahliye kararının Yargıtay’ın verdiği uyuşmazlık kararı doğrultusunda gerçekleştiğinin altını çizdi.
Av. Kaya Kartal görüntülü mesajında, “Cezaevlerinin salgın tehdidi altında bulunduğu bir dönemde mahkeme tarafından tahliye edilen Halis Bayancuk’un sosyal medya baskısı ile tekrar tutuklanmasına şahit olduk. Kendi ideolojik yandaşları söz konusu olduğunda büyük cümlelerle hak ve adalet savaşçısı kesilenlerin muhalifleri aynı durumda olduğunda gardiyan rolüne bürünmekten çekinmemektedirler.” diyerek hukuku ve vicdan hürriyetini kendi tekellerine alanlara işaret etti.
Av. Mustafa Kocamanbaş paylaştığı görüntülü mesajında Halis Hoca’nın tahliye kararını bozan mahkemenin dosyayı bir saat içinde inceleyip, 3 yıldır dosyayı görmekte olan mahkemenin tahliye kararını bozduğunu ifade ederek “Ulusal basında Halis Hoca hakkında ‘DAEŞ’in, El Kaide’nin Türkiye sorumlusu’ gibi çok sivri ve keskin ifadelerle haberler yapılarak yargı ve siyasi iktidar üzerinde baskı oluşturulmaktadır. Bu baskının altında kalan siyasi iktidar ve yargı söz konusu zulmü reva görmektedir.” dedi.
Av. Hakan Tamgüç ise twitter’dan paylaştığı mesajında şu ifadeleri kullandı;
Av. Adem Tural ise Halis Bayancuk Hoca’nın tahliye kararı sonrası malum çevrelerden gelen tepkilerin ve tutuklanması yönünde görüş bildirenlerin ikircikli tavırlarına tepki göstererek herkesin kendi için adalet istediğini belirtti.
Av. Hamza Uçan ise Halis Hoca’yı mağdur etmek için sosyal medyada algı oluşturanların cüretkarlığına vurgu yaparak, Halis Hoca’nın bir Müslim olarak mağdur edildiğini ve onu savunurken Hak adına korkulmamasını vurguladı.
Mardin Barosu avukatlarından Melek Acay ise yaptığı yazılı açıklamasında, “Halis Bayancuk eli kalem tutan ve fikirlerini kimseden sakınmadan beyan eden, dinini yaşamak ve anlatmak istediği için yargılanan bir semboldür. Halis Bayancuk bir düşünce suçlusudur. Şeriatla yönetilmek, Şeriatla yargılanmak, Şeriatla yaşamak istediği için suçludur. Her bilinçli Müslümanın suçudur bu. Halis Bayancuk Allah’ın kanunlarının, İtalya’dan alınan ve günümüze dek defalarca değiştirildiği halde adalet getirmeyen Türk ceza kanundan, daha adil olduğunu dile getirdiği için, çeşitli cezai kılıflar uydurularak yargılanan bir suçludur. Üzerine atılı suç ispat edilemediği halde senelerdir tutuklu olan, tutukluluğun tedbir olmaktan çıkıp, ceza infazına dönüştüğü bu halde, insanlık suçu olan, işkence suçunun mağdurudur. Türkiye’de siyasal iktidarı rahatsız eden söylemlerde bulunan herkes gibi susturulmak istenen ve alakası bile olmayan örgütlerle ilişkilendirilerek, komik iddianamelerle yargılanarak, yıldırılmak istenen milyonlarca mazlumdan biridir.” ifadelerini kullanarak bu zulme sessiz kalanların bir gün aynı şekilde mağdur olabileceğini, bunun örneklerinin Türk hukuk tarihinde defalarca görüldüğünü söyledi.
Av. Nihat Karaman ise paylaştığı yazılı mesajında “Halis Bayancuk müvekkilim olmamakla birlikte kendisine yöneltilen suçlamalar halihazırda baktığım bir takım kamu davaları ile yakından bağlantılıdır. Dava dosyalarına baktığımızda, kendisine yöneltilen DAEŞ terör örgütüne üye olma ya da yönetici olma yönünde hiçbir somut delilin olmadığı açıkça görülmektedir. Ayrıca kamuoyunda gördüğümüz kadarı ile kendisi hakkında yapılan yargılamalar neticesinde kendisi şu ana kadar 7 yıldan fazla hapis yatmış, en son tutuklama tarihinden itibaren 3 yıla aşkın süredir de tutuklu yargılanmaktadır. Bu itibarla toplam yattığı süreler ve tutukluluk süresine nazara alındığında tutukluluk süresine dair CMK, AYM ve İHAS göre tahliyesine karar verilmesi elzem teşkil etmektedir.” şeklinde yaşananlarla ilgili görüşlerini paylaştı.
Gazeteciler Yıldıray Oğur ve Hakan Albayrak da 9 Nisan günü yaşanan gelişmelere dair sosyal medyada ve basında zuhur eden linç kampanyası ve sonrasında gelen tutuklama kararını eleştirirken, hukukun herkese adil bir şekilde uygulanması gerektiğini, yıllardır süren yargılamalarda hiçbir şekilde bahse konu örgütlere dair tek bir somut delile ulaşılamadığının altını çizdiler. Ayrıca Halis Hoca’nın kendi beyanlarının bu kadar açık olmasına ve şiddete bulaşmamış olmasına rağmen IŞİD ve El Kaide ile suçlanarak tutuklanmasına dikkat çektiler.
2008 yılından beri süregelen bu mağduriyet her geçen gün başka kesimlerin de dikkatini çekiyor. Mazlumun yanında olmak herşeyden önce insani bir vazifedir. Bu vazifesini yerine getiren tüm şahıs ve kurumlara teşekkürü borç biliriz.