Halis Bayancuk Hoca’nın rekor tutukluluk süresi, mahkemenin geçte olsa verdiği tahliye kararı ile son bulmuşken, alışılagelmiş şekilde ‘üstünlerin hukuku’ konuştu. Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi Halis Hoca’nın tahliyesine karar verdi. Ancak savcının tahliye kararına itirazı üzerine, Sakarya 3. Ağır Ceza Mahkemesi bu talebi kabul etti. Böylece Halis hoca tahliye kararının ardından tekrar tutuklandı.
Akıllara zarar bu haksız uygulama, toplumun farklı kesimlerinden vicdan sahibi pek çok kişi tarafından eleştirildi.
Karar Gazetesi yazarlarından Yıldıray Oğur da bugünkü köşe yazısında, Halis Bayancuk Hoca’nın maruz kaldığı bu zulmü dile getirdi.
Yıldıray Oğur’un adalet sistemine eleştiriler yönelttiği ve haksızlıkları dile getirdiği yazısını sizlerle paylaşıyoruz:
Ve nihayet infaz indirimi adı altındaki af yasası Meclis’ten geçti. Özetle; gazetecileri ölümle tehdit eden organize suç örgütü liderleri affedildi ama gazeteciler affedilmedi.
Kurşun atanlar affedildi, tweet atanlar affedilmedi.
Banka soyanlar affedildi ama malum bankaya henüz resmen açıkken para yatıranlar affedilmedi.
Hep söylendiğinin aksine devlet, kendisine karşı suç işlediği iddia edilenleri affetmedi, vatandaşlara karşı suç işleyenleri affetti.
Üstelik 17 vaka ve 3 ölümle koronavirüs hapishanelere girmişken ve siyasi-adli tutuklu/hükümlü ayrımı da yapmazken…
Ortada apaçık bir adaletsizlik olduğu açık.
Ama buna rağmen kıyamet de kopmadı, muhalefet büyük bir gürültü çıkaramadı, çıkardığı sesler de toplumda yeterince karşılık bulmadı, ortak bir hassasiyete dönüşemedi.
Peki neden?
Evet, bu paket ittifakın geleceği için hayatiydi, taviz vermediler, toplumun yarısını makbul vatandaş olarak görüp, geri kalan yarısıyla irtibatı neredeyse kopardıkları için çıkarılan sesleri umursamadılar, zaten medya da tek kanallı.
Hepsi doğru.
Ama yine de bu neden adaletin sesinin güçlü çıkamadığı sorusunun cevabı değil.
Çünkü bu sorunun cevabı iktidarın değil, muhalefetin performansıyla ilgili.
İnfaz yasası Meclis’te görüşülürken yaşanan iki olay, adalet konusunda muhalefetin neden güven veremediğini de ortaya koydu.
İki olayın kahramanlarından biri radikal fikirleri olan bir İslami cemaatin lideri, diğeri barda ofansif mizah yapan bir stand-upçıydı.
İlkinden başlayalım.
Türkiye’de yakın zamanlarda pek çok örneği oldu.
Aylarca, yıllarca davalara bakan, dosyaya hakim olan mahkemelerin verdiği tahliye kararları aynı günün akşamı sosyal medyadan yükselen tepkiler, Ankara’dan gelen telefonlarla konudan habersiz başka bir mahkeme tarafından yeniden tutuklama kararlarına çevrildi.
İlk akla gelen örnekler Selahattin Demirtaş, Alparslan Kuytul, Ahmet Altan, Osman Kavala, son olarak gazeteci Murat Ağırel.
Muhalefet bu kararları haklı olarak eleştirdi.
Ama benzer bir örnek de infaz paketi görüşülürken yaşandı.
Ebu Hanzala olarak bilinen selefi Tevhid Cemaati’nin lideri Halis Bayancuk, üç yıldır tutuklu olarak yargılandığı, dosyasını en iyi bilen mahkeme tarafından tahliye edildi ama akşamında hakkında yeniden tutuklama kararı çıkarıldı.
Üstelik “terör örgütü yöneticiliği”nden yargılanıp tahliye edilmişken, dosyadan habersiz nöbetçi mahkeme onu “terör örgütü üyeliği”nden yeniden tutukladı.
Tahliye kararını aynı gün tutuklamaya çeviren ise bu kez iktidar çevrelerinden değil, muhalefet çevrelerinden gelen tepkiler oldu.
Sol, muhalif medya haberi “IŞİD’in Türkiye sorumlusu tahliye edildi” diye verdi, karar infaz yasasının görüşüldüğü Meclis’e de taşındı.
Az önce siyasi tutuklular için kürsüde konuşurken “İdris Balüken hapiste mi ölsün” diye soran ve iktidar sıralarından “ölsün” diye sesler işiten HDP’nin Grup başkanvekili bu kez yerinden söz alıp şöyle dedi:
“MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın Başkan. Çok önemli bir gelişme oldu, IŞİD’in Türkiye’deki sorumlusu Ebu Hanzala kod adlı Halis Bayancuk tahliye edildi. Evet, daha önce Hizbullah davasından ömür boyu hapis cezası almıştı ve Kobani savaşı döneminde 9 Ekim 2014’te serbest bırakıldı. 2017 yılında terör örgütü kurma, yönetme suçundan tutuklandı ve bugün tahliye oldu. Niye tahliye oldu? Biz içerideki insanların bu kadar can güvenliğinden söz ederken IŞİD’in sorumlusunun tahliyesi dikkate değerdir. Evet, Rahip Brunson’ı Trump ister bırakılır, Deniz Yücel’i Merkel ister; istismarcıları, cinayet işleyenleri, Hizbullahçıları, IŞİD’çileri siz bırakırsınız, sonra “Yargı bağımsız.” diye burada nutuk atarsınız. 82 milyonun hukuku yok burada, tek adamın hukuku var.
BAŞKAN – Peki, kayıtlara geçmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, şöyle bir talebimiz olsun yani bu konuda söz alıp bir şey söylemek lazım ama ben açıkçası Meral Hanım’dan duydum haberi. Mümkünse hem Bakanlığın yetkilileri de buradayken…
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Bir söz talebim vardı Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim. HDP Grup Başkan Vekili Sayın Beştaş Türkiye’de IŞİD’in temsilcisinin serbest bırakıldığını söyledi. Bu konuya dair bir açıklama yapmak istiyorum. Tabii, Türkiye’de, onlar inansa da inanmasa da özgür bir yargı sistematiği var. Bu yargı sistematiği içerisinde, mekanizma içerisinde Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi bahsi geçen kişinin tahliyesine karar vermiştir, savcı itiraz etmiştir. 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Sakarya Ağır Ceza Mahkemesi, bu itirazı haklı bulmuştur ve bahsi geçen kişinin tutukluluğu devam etmektedir. Tahliyesi söz konusu olmamıştır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ben tahliye kararı verildiğini söyledim. Tahliye kararı verilmiş, itiraz edilmiş, tekrar tutuklanmış. Bu, benim sözümün gerçek olmadığı anlamına gelmiyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Öncelikle, Özlem Hanım’a bu bilgilendirme için teşekkür ederiz çünkü konuyu Meral Hanım’dan duyduk.
BAŞKAN – Peki, konu aydınlanmıştır.”
Peki gerçekten konu aydınlanmış mıydı?
Halis Bayancuk, 2008 yılından beri vaazlar veren 35 yaşında güçlü bir hatip. HDP grup başkanvekilinin hakkında Meclis’te hüküm verirken “daha önce Hizbullah davasından ömür boyu hapis cezası almıştı” dediği kişi ise Bayancuk’un babası.
Babasının çizgisini izlemeyip Mısır’da eğitim almış, selefi fikirlerini anlattığı vaazlarıyla etrafında Tevhid adlı 4-5 bin kişilik bir cemaat oluşmuş. Legal dernekleri, dergileri var, 2011 yılından beri de İstanbul Bağcılar’da altı katlı camdan bir binada faaliyetlerini sürdürüyorlar.
Bayancuk, Türkiye’de en çok tutuklanıp, serbest bırakılma rekorunun sahibi olabilir.
2008, 2011 ve 2014’de El Kaide, 2015, 2016’da ise IŞİD suçlamalarıyla tutuklanıp hapis yatmış.
Her defasında elde bir delil olmadığından bir süre tutuklu kaldıktan sonra bırakılmış.
Son olarak 2017’de ise IŞİD’den tutuklanmış.
Suriye’de El Kaide ve IŞİD birbiriyle savaşırken, Türkiye’de hem IŞİD hem de El Kaide yöneticiliğinden yargılanmış
Mahkemelerin de kafası karışmış.
2016 yılında Ankara 27. Ağır Ceza Mahkemesi;
“…. Ebu Hanzala kod isimli Halis Bayancuk’un yöneticiliğini yaptığı oluşumun DAEŞ / IŞİD terör örgütü ile bağlantılı bir yapılanma olarak kabul edilemeyeceği, El-Kaide Terör örgütü ile bağlantılı bir oluşum olarak kabulü gerektiği anlaşılmıştır…” diye karar vermiş.
2017 yılında gözaltına alındığı Ankara’da savcılık tarafından “….. Emniyet Müdürlüğü’nün şüphelinin adı geçen örgütlerle irtibatlı olabileceği yönündeki değerlendirmesi dışında; şüphelinin adı geçen örgütlerle bağlantısını ortaya koyacak, herhangi bir delil bulunmadığı, örgütsel doküman, örgüt mensuplarının beyanları, tanık beyanları gibi herhangi bir delil elde edilmediği anlaşıldığından şüpheli hakkında atılı eylemlerden delil yetersizliği nedeniyle kamu adına kovuşturmaya gerek yoktur” denerek serbest bırakılmış.
Ama buna rağmen 2017’de bir konferans için gittiği Sakarya’da IŞİD’den tutuklanmış.
Yargıtay, daha önce yargılandığı bir dosyada “hem El Kaide hem de IŞİD’den yargılayamazsınız” diyerek bozma kararı vermişti.
Üç yıldır kendisini “IŞİD yöneticiliğinden” yargılayan mahkemenin tahliye kararı verdiği gün de “IŞİD üyeliğinden” tekrar tutuklandı.
Peki bu kadar ısrarla tutuklanıp, yargılanmasına neden olay suçlamalar, deliller ne?
Yargılandığı 63 sayfalık iddianamede IŞİD yöneticiliğinin, herhangi bir IŞİD mensubuyla ve eylemiyle ilişkisinin bir delili gösterilememiş, bu örgütü öven, propagandasını yaptığı tek bir konuşması tespit edilmemiş.
Savcılık ifadesinden ve mahkemede avukatlarının sunduğu delillerden 2014’den itibaren yayınladıkları dergilerde IŞİD ve EL Kaide’yi eleştirdiği, bu yüzden IŞİD tarafından tekfir edildiği hatta 2015’de İstanbul Valiliği tarafından “IŞİD’in kendisine karşı bir eylem yapabileceği” ile ilgili uyarıldığı ve hakkında koruma kararı verildiği anlaşılıyor.
Zaten iddianamede işlenmemiş, potansiyel bir suç ile suçlanıyor:
“Halis BAYANCUK’un, selefi/tekfirci vasata yönelik devam ettirdiği tebliğ faaliyetlerinin, çatışma bölgelerinde faaliyet gösteren örgütlere katılımı teşvik edeceği, radikalleşme sürecine katkı sağlanan şahısların ilerleyen süreçlerde ülkemiz güvenliği açısından tehdit oluşturabileceğinin değerlendirildiği istihbar edilmiştir.”
Birçok sözde aydın ve makam sahibi kişilerin dilsiz şeytan olmayı tercih ettiği şu günlerde, hakkı haykırmaktan korkmayan ve Halis Bayancuk Hoca’mızın uğramış olduğu zulmü dile getiren Yıldıray Oğur’a tekrar teşekkür ediyoruz.
Yazının tamamı için tıklayınız.