Sivil toplum kuruluşları tarafından satın alınan ve insani yardım malzemeriyle doldurulan Mavi Marmara Gemisi, beraberindeki filoyla Mayıs 2010’da Antalya’dan Akdeniz’e açıldı ve Gazze’ye doğru yola çıktı. Yardım filosu, siyonist İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargoyu dünyaya duyurmayı ve deniz ablukasını kırmayı amaçlıyordu.
Gemide onlarca sivil, 20’yi aşkın ülkeden aktivist, akademisyen yazar ve siyasetçi yer alıyordu.
Gazze’ye Özgürlük Hareketi’nin organize ettiği 6 gemi, Gazze’ye gıda, giyim, inşaat ve tıbbi malzemeleri taşıyordu. Yolculuğun amacı, yoğun baskı altında olan Gazze’ye nefes aldırabilmekti.
Gemide çok sayıda basın mensubu da yer alıyordu. Başından beri tehditler savuran ve bu girişime izin vermeyeceğini açıklayan İsrail, gemileriyle yardım filosunu takip ediyordu. 30 Mayıs gecesi saat 22.00’da gemiler 73 mil açıkta seyrederken ve uluslararası sularda bulunmalarına rağmen İsrail donanmasına ait gemiler, Mavi Marmara ve diğer yardım gemilerine taciz ateşi açmaya başladı.
31 Mayıs 2010’da sabaha karşı saat 05.30 civarında İsrail zodyakları ateş ederek geminin etrafını sardı. Aynı zamanda askeri bir helikopter geminin üzerine alçaldı. İsrail askerleri helikopterden sarkıttıkları iple ateş ederek gemiye indi.
Her fırsatta keyfi uygulamalarla hukuk tanımayan İsrail, uluslararası hukuka göre, 12 mil olması gereken deniz kara sahanlığını tatbikat yaptığı bahanesiyle 68 mile çıkarmıştı. Ancak, bu sınırlara göre bile filo, uluslararası sularda seyrediyordu. İsrail, saldırıdan sonra 10 şehit ve onlarca yaralının olduğu gemiyi Aşdod limanına çekti.
Bu saldırılardan sonra İsrail’e davalar açıldı. Ancak, son olarak UCM’de açılan dava 2019 yılında düştü. Türkiye, İstail’den aldığı ve hiçbir zaman mağdurlara ulaştırılmadığı iddia edilen, göstermelik tazminat sonrası davaları geri çekti. Aradan geçen 10 yılın sonunda bugün, abluka da ilhak faaliyetleri de hâlâ devam etmekte. Tüm dünyadaki zulümlerin bitmesi için Allah’ın yardımı beklenmekte.