İran’ın kontrolünde olan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de egemenlik iddiasında bulunduğu Basra Körfezi’ndeki üç ada hakkında yapılan ortak açıklamaya İran’dan tepki gecikmedi. Rusya’nın Tahran Maslahatgüzarı İran Dışişleri Bakanlığına çağırıldı.
İran, Rus-Arap İşbirliği Forumu sonrasında İran’ın kontrolünde olan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) de egemenlik iddiasında bulunduğu Basra Körfezi’ndeki üç ada hakkında yapılan ortak açıklamaya tepki olarak Rusya’nın Tahran Maslahatgüzarını Dışişleri Bakanlığına çağırdı.
İran Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Büyükelçinin yokluğunda Bakanlığa çağrılan Rus Maslahatgüzara Tahran’a protesto notası iletildiği bilgisi verildi.
Açıklamada, “Basra Körfezi’ndeki üç adanın İran’a ait olduğu ve bu konuda herhangi bir tarafın iddiasının kabul edilemez olduğu” ifade edildi. Rus diplomatın ise İran’ın itirazlarını en kısa zamanda Moskova’ya ileteceği belirtildi.
Fas’ta 20 Aralık’ta düzenlenen 6. Rus-Arap Forumu’nun ardından yayımlanan ortak açıklamada, “BAE’nin, Büyük Tunb, Küçük Tunb ve Ebu Musa adalarıyla ilgili İran ile yaşadığı anlaşmazlığın, uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde ve ikili müzakereler yoluyla çözülmesi için tüm barışçıl çabalara destek” vurgusu yapılmıştı.
İran ile BAE arasındaki adalar anlaşmazlığı
İran ve BAE, Hürmüz Boğazı’na yakınlığı ve bölgedeki petrol potansiyeli sebebiyle stratejik konumda yer alan Ebu Musa, Büyük Tunb ve Küçük Tunb adalarıyla ilgili hakimiyet iddiasında bulunuyor.
Adalar Kasım 1971’e kadar İngiliz işgali altındaydı. Daha sonra İngiltere adaların kontrolünü BAE’ye devrederek çekildi ve hemen ardından İran adalarda hakimiyeti ele geçirdi. BAE, adalara askeri güçlerini konuşlandıran İran’ı “işgalci” olarak niteliyor.
Adalar üzerindeki haklarının tarihsel olarak çok eskilere dayandığı tezini ileri süren İran, bu toprakların geçici olarak 1903’te İngilizlerin eline geçtiğini ve 1971’de iade edildiğini belirterek, “o tarihte henüz kurulmamış olan BAE’nin hakimiyet iddiasında bulunamayacağını” savunuyor.
BAE ise adalardaki hak iddiası doğrultusunda Arap ülkeleri ve uluslararası kuruluşlar nezdinde girişimlerde bulunuyor.