Kimyasal silahların keşfiyle birlikte insanoğlu büyük bir tehdit ile karşı karşıya kaldı. Kullanıldıkları bölgede asker, sivil ayırt etmeksizin kitlesel insan ölümlerine neden oldu. Modern anlamda ilk gelişmiş kimyasal silahlar 1. Dünya Savaşı’nda öne çıktı. Almanya 1915’te Belçika’ya karşı; Fransa’da Almanlara karşı Fosgen gazı içerikli kimyasal silah kullandı. İtalya tarihinde iki kez kimyasal silah kullandı.
1928 yılında Libya halkına, 1935 yılında ise Etiyopya halkına karşı hardal içerikli silahla saldırdı. Özellikle II. Dünya Savaşı ve soğuk savaş döneminde kimyasal silah geliştirilmesi ve sınır ajanı üretimi hiç olmadığı kadar arttı.
ABD Vietnam savaşında, Saddam liderliğindeki Irak da Halepçe’de kimyasal silahla katliamlara sebep oldu. 1984 yılında BM Genel Sekreteri tarafından İran-Irak Savaşında kimyasal silah kullanıldığı dünya kamuoyuna açıklandı. Son olarak binlerce kişinin ölümüne sebep olan Esed rejimi, Suriye’de halkına karşı kimyasal silah kullandı.
Sarin ve Klorin gazı içerikli kimyasal bombaların atılması sonucunda bugüne kadar 5 binden fazla Suriyeli sivil hayatını kaybetti. Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü son yayımladığı raporda, Esed rejimine bağlı hava kuvvetlerinin, 4 Şubat 2018’de Serakib’e düzenlediği hava saldırısında en az bir silindir bombası kullandığını belirtti.
Peki binlerce masum sivilin ölmesine neden olan bu kimyasal silahları durdurmak için ne yapılmalı?
Silahsızlanmaya yönelik uluslararası boyutta ilk girişim Lahey Barış Konferansında ortaya kondu. Yıllar boyunca bir çok anlaşma yapıldı. Dünyada barışı tesis etmek amacıyla yapılan bu anlaşmalar, devletlerin çıkarları yüzünden ne yazık ki bir ütopya olarak kaldı.
Son olarak 1993’te 187 devletin içinde olduğu Kimyasal Silahlar sözleşmesi imzalandı. Bütün kimyasal silahların kullanımı, geliştirilmesi, üretimi, saklanması, depolanması ve transferi yasaklandı. Taraf devletlerden Arnavutluk, Hindistan, Irak, Libya, Rusya, ABD ve Güney Kore, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’ne kimyasal silah stokuna sahip olduklarını söyledi.
Sözleşmenin imzalanmasını takip eden yıllar içinde, Arnavutluk, Hindistan ve Güney Kore ellerindeki stokların tamamını imha ettiğini Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’ne bildirdi. Bu sözleşme, kimyasal silahların önlenmesi yolunda atılmış en önemli adım. Ancak sözleşmenin uygulanması noktasında bazı aksaklıklar ve uyuşmazlıklar var. Taraf devletlerden bazıları hala ellerindeki stokları imha etmedi.
Bir diğer husus taraf devletlerin bir başka taraf devletin bildirimine yönelik itiraz hakkına sahip olması, bu da hakkın suistimale açık olması anlamına geliyor. Ayrıca Kimyasal Silah Sözleşmesi’ne giren bir tesisin sözleşmeye taraf olmayan bir devletin topraklarında bulunması incelemeyi engelliyor.
Uluslararası anlaşmalar yapılmasına rağmen hala binlerce masum sivil hayatını kaybediyor, binlercesi bu kimyasalların olumsuz etkileriyle yaşamına devam etmeye çalışıyor.