Türkiye’de tutuklu bulunan mahkumların son yıllarda hapishanelerde yaşadıkları sıkıntılar kamuoyunca malum. Çoğu, hukuksuz tutuklamalar ve çarpık yargı sistemi zulmüyle cezaevinde bulunan mahkûmların, birçok insani haktan mahrum bırakıldıkları, ayrımcılığa maruz kaldıkları ya da yeterli hizmeti alamadıklarıyla ilgili sosyal medyada ve yazılı basında çıkan birçok haber güncelliğini koruyor.
Mahkumlar, özellikle koğuşlardaki aşırı kalabalık sayı, hijyen koşullarının eksikliği, yemeklerin kalitesizliği, yakınlarıyla görüşmeleri yönünde yaşatılan zorluklar ve görüşme sürelerinin oldukça kısa tutulması, görevlilerin gerekli hizmetleri ihmal etmeleri ve hastalandıkları zaman yeterli tedaviyi görememeleri gibi çeşitli konudan şikayetçi. Söz konusu durumlara bir de işkence ve işkence düzeyinde kötü muameleler eklenince yaşanan zulmün boyutu iyice gün yüzüne çıkıyor.
Türkiye’deki tutuklu ve tutuklu yakınlarıyla ilgili araştırmalar yapan Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Aralık 2020’de kendilerinin danışma hattına gelen yüzlerce şikayetle ilgili bir rapor hazırladı.
82’si kapalı ve 48’i açık olmak üzere toplamda 130 farklı hapishaneden gelen şikayetleri derleyen CİSST, mahkûmlar ve yakınlarıyla alakalı kimlik bilgilerini ise istisnalar dışında gizli tuttu.
Rapora göre mahkûmların çoğunluğu tutuklu bulundukları koğuş ve hücrelerde özellikle hijyen, beslenme, sağlık hakkına erişim, Covid-19 salgını sebebiyle oluşturulan karantina koğuşlarının durumu başlıkları altında onlarca sorunla yüzleşiyor.
Hapishanelerin genel durumuna bakıldığında en çok gelen şikayetler koronavirüs salgını sonrası koğuşların yeterli derecede dezenfekte edilmemesi, kalabalık sebebiyle koğuşlarda temiz hava akışının sağlanamaması, hapishanelerde havalandırmaların keyfi olarak geç açılması, kaloriferlerin yeterince yanmaması, bazı hapishanelerde infaz koruma memurlarının sayım sırasında sosyal mesafeye uymaması ve maske takmaması gibi konular.
Birçok hapishanede sabun ve dezenfektan verilmiyor
CİSST’nin şikayet listesinde Covid-19 sonrası mahkumların büyük çapta hijyen sorunu yaşadığı görülüyor. Buna göre birçok mahkum sabun, dezenfektan ve çamaşır suyu gibi temel temizlik malzemelerine ulaşmakta zorluk çekiyor. Bazı hapishanelerde ücretsiz dağıtılan temizlik malzemeleri bazı yerlerde ücretle satılıyor. Birçok cezaevinde banya ve tuvaletler oldukça kirli ve sular sık sık kesiliyor. Banyo yapmak için verilen sıcak su da oldukça yetersiz.
Yemekler yetersiz ve hijyenik değil; birçok yemek doğrudan çöpe gidiyor
Cezaevlerinden gelen en önemli şikayetlerden biri de verilen yemeklerin kalitesizliği, hijyenik olmaması ve miktar bakımından yetersiz oluşu. Bu sebeple birçok mahkum gıda ihtiyacını kantinlerden karşılıyor. Kantinlerde çeşit az ve fiyatlar pahalı. Önceden yemeklerde karbonhidrat ve et dengesi sağlanırken, şimdilerde pilav ve makarna gibi yiyeceklerin ağırlıklı olarak verildiği gelen şikayetler arasında. Birçok mahkum verilen yemeklerin doğrudan çöpe gittiğini belirtiyor. Bazı hapishanelerde 15 kişilik koğuşlara 10 adet meyve dağıtılıyor ve maddi durumu yetersiz mahkumlar kantinden takviye olarak meyve ve sebze alamıyor.
Hastaneye kaldırılan mahkûmlar yer yok diye geri gönderiliyor
Covid-19 salgını döneminde mahkûmların en çok dert yandıkları sorunlardan biri de sağlık hakkına eirşimde güçlük çekmeleri. Bazı hapishanelerde revirde doktor bulunmadığı, hasta olan mahkûmların gerekli ilaçları alamadığı, korona virüsü belirtileri gösteren mahkûmların test olamadıkları, bazı hapishanelerde hastane randevularının iptal edildiği, ameliyat tarihi gelen mahpusların randevularının da hastane sevklerinin yapılmaması sebebiyle ertelendiği gibi birçok sağlık hakkı ihlali bulunuyor.
Hastaneye sevk edilen ağır hasta mahpusların ya da acile getirilen hastaların hastanede yer yok denilerek hapishaneye geri gönderildiği de diğer önemli şikayetler arasında yer alıyor.
5 kalp krizi geçiren mahkumun pandemi sürecinde hiçbir tedavisi yapılmadı
CİSST’in raporunda Ödemiş, Elazığ, Diyarbakır gibi şehirlerde yer alan cezaevlerinde kalan Mehmet Salih Filiz, Deniz Yıldırım, Abdulsamet Durak ve Mehmet Emin Özkan gibi kanser ya da kalp krizi geçirmiş mahkumların yeterli tedaviyi göremedikleri ve bu sebeple de durumlarının giderek ağırlaştığı yönünde bazı bilgiler de yer alıyor.
Örneğin vücudunda yüzde 87 oranında fonksiyon kaybı olan Mehmet Emin Özkan tek başına bakımını üstlenemiyor. Aynı koğuşta yer alan oğluysa daha önceden babasının bakımını üstlenirken kendi isteği dışında başka bir hapishaneye sevk edilmiş. Özkan şimdiye kadar 5 kalp krizi ve 4 anjiyo geçirmiş ve ailesi mahkumun durumuyla ilgili haber alamıyor. Pandemi sürecinde, risk grubunda olan ve hiçbir tedavisi yapılamayan, Özkan’ın Adli Tıp Kurumu başvurusu da reddedilmiş.