Halis Bayancuk Hoca’nın 13 yıldır süren ve adeta bir hukuk kaosuna dönüşen yargılamalarının bir bölümünde sona gelinse de, hala kesinleşmiş bir karar bulunmamaktadır. 13 yıllık bu yargılama sürecinde, Halis Hoca’nın tutukluluk süreci bugün itibariyle toplamda 8 yıla ulaşmış durumda. Bununla birlikte son tutuklandığı Sakarya dosyasında ise 3 yıl 7 ay 6 gündür tutuklu bulunmaktadır.
Yıllardır kolektif şekilde uygulanan sosyal medya linci, medyanın Halis Hoca’ya yönelik önyargılı tutumu ve yargısız infazları karşısında, yaşanan bu hukuksuz süreci kamuoyuna doğru bir şekilde duyurabilmek adına bugün, İstanbul’un çeşitli noktalarında, farkındalık çalışmaları yapılması planlanıyor.
Bu kapsamda düzenlenecek yürüyüşler ve oturma eylemleri ile, Halis Hoca’nın yaşadığı mağduriyetlerin temel hak ve özgürlüklere yönelik bir hak ihlali olduğuna vurgu yapılacaktır. Ayrıca, kamuoyunun yıllardır sessiz kalmayı tercih ettiği bu zulmün bir vicdan meselesi olduğu ve hangi görüşten olursa olsun kimsenin yaşananlara kayıtsız kalmaması gerektiği mesajı verilecektir.
Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bir yıl süren yargılama sonucunda Haziran 2018’de verdiği 12,5 yıl hapis cezası İstinaf Mahkemesince bozulmuş, yargılama yeniden yapılmaya başlanmıştı. Bu süreçte 9 Nisan 2020 günü Halis Hoca mevcut delil durumu, kaçma şüphesinin bulunmaması ve pandemi koşulları göz önüne alınarak tahliye edilmişti. Fakat saatler içinde sosyal medyada başlatılan iftira içerikli bir furyanın etkisine TBMM üyelerinin kanaati de eklenince savcılığın itirazı ile Halis Hoca cezaevinden çıkamadan tekrardan tutuklanmıştı. TBMM Genel Kurulu’nda adeta bir engizisyon mahkemesinin kurulduğuna ve yargısız bir infazla Halis Hoca’nın tahliye edilmesine engel olunduğuna hayretler içinde şahit olmuştuk.
Farklı ağır ceza mahkemelerinde gerçekleşen yargılamaların tamamında görüldüğü gibi, IŞİD /El-Kaide’ye yönelik ya da suç teşkil eden bir eyleme dair tek bir soru dahi sorulmamıştır. ‘Demokrasiyi reddediyor, oy kullanmaya şirk, devlete tağut diyorsun, şeriat istiyorsun’ gibi sorularla inanç ve fikirlerin yargılamaya konu edildiği görülmektedir.
Halis Hoca’nın tutukluluk süresi, kanunda öngörülen azami sınırı defalarca kez geçmesine rağmen Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi üç yılı geçen yargılamada Halis Hoca’yı tahliye etmeksizin 19 Eylül’de 12 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Bu karardan 2 ay önce, 2011 yılında açılan bir soruşturmada da Halis Hoca hakkında bir başka ceza daha verildi. Temmuz ayının ilk günlerinde Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan son duruşmada Halis Hoca’ya yine aynı soyut suçlamalar ve niyet okumalar üzerinden, hiçbir mücessem suç isnadı olmaksızın 12 yıl 6 hapis cezası verildi. Şu an bu kararlardan ikincisi olan Sakarya mahkemesinin verdiği cezaya yapılan itiraz geçtiğimiz hafta İstinaf mahkemesi tarafından değerlendirildi.
İstinaf Mahkemesi verdiği kararda hiçbir somut olguya dayanmaksızın, usule ya da esasa ilişkin hiçbir hukuka aykırılık olmadığını belirterek yapılan İstinaf başvurusunun reddetti ve mahkumiyetin hukuka uygun olduğuna karar verdi.
Ne iddianame ne savcılık mütalaasında ne de gerekçeli kararda bir türlü ortaya konulamayan somut bir suç fiili ve bu suça dair delillerden bahsedilmesinden İstinaf kararında da itina ile kaçınıldığı görüldü. İstinafın bu son kararında çok sayıda hukuksuzluk bulunurken, bazı noktaların ön plana çıktığı görüldü. Aynı İstinaf, Sakarya mahkemesinin verdiği ilk cezayı hukuka aykırı bularak 2019 yılında bozmuştu. Bu kadar kısa sürede üyeleri dahi değişmeyen İstinaf bir buçuk yıl önce bozduğu cezayı -üstelik bu sefer 1 ay gibi kısa bir sürede inceleyerek- usul, esas ve tüm hukuk ilkeleri açısından ne değişti de hukuka uygun kararı verdi!?
İstinaf Mahkemesi, Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen ilk mahkûmiyet kararını bozarken ortaya koyduğu gerekçelerle mahkemelere yol göstermesine rağmen heyetler bu kararı görmezden gelerek her biri ayrı ayrı ceza verme yoluna gitti. Kararda özetle şöyle denilmişti:
“Bu kişi hakkında farklı örgütlerden farklı zamanlarda dosyalar açılmış. Öncelikle bu dosyaların hepsi incelenmeli, birleştirme imkânı olan birleştirilmeli ve bu sanığın hangi tarihler arasında hangi örgütten yargılandığı açığa çıkartılmalıdır.”
İstinaf süreci sonrası Halis Hoca hakkında açılan dosyalardan sadece iki dosya diğer dosyalara birleştirilirken geriye kalan dört dosyanın görüldüğü mahkemeler ise İstinaf’ın bu talebini yerine getirmediler. Yerine getirmemekle kalmayıp adeta yangından mal kaçırırcasına sanık avukatının usule ilişkin taleplerini ve dosya birleştirme taleplerini değerlendirmeye dahi lüzum görmeden reddettiler.
Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesi ve Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2 ay arayla verdiği 12,5 yıl hapis cezalarından biri İstinaf aşamasında, bir diğeride Yargıtay aşamasında bulunuyor. Halihazırda devam eden 2 ayrı ağır ceza mahkemesinde de sona gelinmek üzere. 13 yıldır süren hukuksuz sürecin bu şekilde devam etmesi halinde Halis Hoca’ya aynı iddialar üzerinden 4 benzer yargılama ile toplamda 50 yıl hapis cezası verilmek isteniyor.
Yargılamanın sürdüğü söz konusu mahkemelerden Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008 yılından bu yana süren dosyada, 6 Şubat günü karar vermesi bekleniyor. Savcılık mütalaasında, Halis Hoca’nın, ceza verilen diğer 2 dosyadaki gibi 12,5 yıl hapis ile cezalandırılması talep edildi. Devam eden diğer dosya ise Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bulunmakta. Van mahkemesi, İstinaf’ın kararı gereği dosyanın Sakarya ile birleştirilmesine karar vermiş olsa da 3 ay boyunca dosyanın fiziki olarak gönderilmemesi sebebiyle, Sakarya mahkemesi 19 Eylül’de ceza vererek kendi dosyasını kapatmıştı. Bu sebeple Van dosyası müstakil bir dosya olarak devam ederek dördüncü bir 12,5 yıllık hapis cezasının verilme tehlikesi bulunmaktadır.
Bu tabloya baktığımızda hukuk açısından yüz kızartıcı bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Halis Hoca, 2008 yılından bu yana kimi zaman El Kaide yöneticisi kimi zaman IŞİD üyesi olmakla suçlandı, birbirinin kopyası çok sayıda iddianame hazırlandı ve istisnai bir karar olan “tutuklu yargılama” Halis Hoca için açıkça bir ceza aracına dönüştürüldü.
Dosya içeriklerine bakıldığında ise söz konusu örgütlerle en ufak bir somut irtibat veya iltisak izine dahi rastlanmamaktadır. Halis Hoca’nın lehine olan mevcut delil(delilsizlik) durumu, sohbet, yazı ve vaazlarındaki beyan ve açıklamalarına rağmen ısrarla, Halis Hoca’yı kanunsuz bir şekilde cezalandırmak isteyen heyetlere devletin kendi istihbarat kurumlarının raporları ve savcılık kararları dahi mani olamamıştır.
Bu noktada üç resmi belge/karar öne çıkmaktadır. Bunlardan ilki Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin EGM İstihbarat Dairesi’nden, görmekte olduğu bir yargılama için istediği rapordur:
İkincisi, Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin isteği üzerine istihbarat birimlerinin hazırladığı rapordur. Raporda açık bir şekilde IŞİD örgütünün Halis Hoca’ya ölüm tehditlerinde bulunduğu belirtiliyordu.
Üçüncü ve son olarak ise Halis Hoca hakkında Ankara’da başlatılan bir soruşturmanın sonucunda alınan kararın yok sayılmasıdır. Sakarya Mahkemesi, Halis Hoca hakkında tutuklama kararı vermeden üç ay önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/27098 sayılı soruşturma kapsamında aldığı karar görmezden gelinmiştir.
Halis Bayancuk Hoca, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın söz konusu soruşturması kapsamında 26.02.2017 günü 15 gün boyunca gözaltında kalmış ve soruşturma sonunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın gerekçesi ise şu şekildedir:
“… Emniyet Müdürlüğü’nün şüphelinin adı geçen örgütlerle irtibatlı olabileceği yönündeki değerlendirmesi dışında; şüphelinin adı geçen örgütlerle bağlantısını ortaya koyacak, 2017/27098 sayılı soruşturma dosyası bakımından herhangi bir delil bulunmadığı, örgütsel doküman, örgüt mensuplarının beyanları, tanık beyanları gibi herhangi bir delil elde edilmediği anlaşıldığından şüpheli hakkında atılı eylemlerden delil yetersizliği nedeniyle Kamu adına (KYOK) KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA KARAR verildi.”
Bu karar sonrasında 07.04.2017 tarihinde “Kovuşturmaya gerek yoktur.” kararı verilmiştir. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Halis Hoca hakkında herhangi bir dosya dahi açmadan kendisini serbest bırakmıştı.
Buna rağmen ceza verilen dosyalarda, vuku bulmuş bir suç fiilinin değil çok açık bir şekilde Halis Hoca’nın fikir ve inançlarının yargılama konusu edildiği çok sayıda gazeteci, hukukçu ve insan hakları aktivisti tarafından dile getirilmektedir.
Bugün gerçekleştirilen yürüyüşler ve oturma eylemleri ile, 14 yıllık hukuk dışı yargı sürecinin 8 yılını cezaevinde tutuklu olarak geçiren Halis Hoca’nın medyada iftira ve algı kampanyaları ile kısılmaya çalışılan sesi olmak istenmektedir. Umudumuz ve duamız, hukukun ve adaletin sesinin, zulmün ve keyfiliğin sesinden daha gür çıkmasıdır.