Coğrafi veri analisti ve mimar Alison Killing, gazeteci Megha Rajagopalan ve dijital güvenlik uzmanı Christo Buschek, iki yıllık hummalı çalışma ve titizlikle yürütülen incelemeler sonucu, Çinli arama motoru Baidu’nun harita platformunda bazı bölümlerin karartıldığını tespit etti.
Söz konusu alanlar üzerinde yoğunlaşan ekip karartılan bu bölgelerin, tartışmalı toplama kamplarına dair son bulguları gün yüzüne çıkardığını belirledi.
Doğu Türkistan’a ait söz konusu örtülü alanları cezaevleri ve toplama kamplarının izini bulmak için inceleyen ekip, elde ettikleri bulguları uydu görüntüleriyle karşılaştırdı.
Gazetecilerin Doğu Türkistan’da görevlerinin yapmasının çok daha zorlaştığı 2018 yazında işe koyulan ekip, Uygur Türklerinin ve diğer azınlıkların tutulduğu kampları bulmak için uydu görüntülerinden nasıl istifade edebileceklerini düşünerek çalışmalarına başladı.
İncelemelere başladıklarında yaklaşık bin 200 kampın bulunduğuna dair bir kanı olduğunu ancak sadece onlarcasının keşfedildiğini aktaran ekip, geri kalanları ortaya çıkarmak istediklerini belirtti.
Konuyla ilgili yayınlanan makalede yer alan bilgilere göre, Baidu’nun harita platformunda uydu görüntülerine bakıldığında bilinen kamplardan birinin yakınlarına ait karelerde bir sorun olduğu anlaşıldı.
Uydu görüntüsü eskiydi, yakınlaştırıldığında belirli bir noktada kampın bulunduğu konumun üzerinde açık gri renkte bir mozaik beliriyordu, daha da yakınlaştırıldığındaysa bu görüntü kayboluyor ve yerini yapıların ana hatlarıyla yolları gösteren standart gri referans harita mozaiklerine bırakıyordu. Ancak aynı noktaya ait Google Earth görüntülerinde burası farklı görünüyordu.
Toplama kamplarını bu yolla bulabilecekleri düşüncesini izleyen ekip, Baidu’nun uydu görüntülerini, üzeri örtülmüş mozaikler dahil tüm Doğu Türkistan’ı kapsayacak şekilde inceledi. Aynı konumlara ait görüntüler, Google Earth’ten, Avrupa Uzay Ajansı’na (ESA) bağlı Sentinel Hub’dan ve Planet Labs’ten edinilen güncel görüntülerle kıyaslandı.
Neticede Doğu Türkistan’ın dört bir yanında 5 milyondan fazla mozaikli lokasyon bulundu. Görünüşe bakılırsa bu alanlar, askeri üsler, eğitim sahaları, cezaevleri, elektrik santralleri, madenler, ticari ve endüstriyel tesisler dahil birçok yeri kapsıyordu.
Cezaevleri ve toplama kamplarının binlerce kişinin bu alanlara taşınabilmesi için ana yollar ve demiryollarına yakın olabileceği fikrinden hareket ederek inceleme alanlarını daraltan ekip, şehirlere, kasabalara ve ana yollara odaklanarak araştırma kapsamını 50 bin noktaya kadar indirdi.
Mozaikli alanların izini sürerek toplama kamplarının yerini tespit etmeye çalışan ekip, yeni yapıların birçoğunun daha önce bilinenlerden çok daha büyük ve sağlam olduğu sonucuna vardı.
Yeni kamplar eskileri gibi aceleyle yapılmış değil; Planlı yapılardan oluşuyor
Bu yapılar tesis düzeni, mimari ve güvenlik özellikleri açısından Doğu Türkistan’da ilk zamanlarda okullar ve hastanelerden kamplara dönüştürülmüş yerlere kıyasla Çin’deki diğer cezaevlerine benziyordu.
Yeni yerleşkeler, eskilere nazaran uzun süre dayanacak şekilde inşa edilmişti. Örneğin, çevre duvarları, dikenli tellerle çevrili ilk kampların aksine, inşa etmesi de yıkması da zor kalın betonlardan yapılmıştı.
Neredeyse her bölgede gözaltı kampları, büyük boyutlarda yeni tesisler ve yüksek güvenlikli kamplar ya da cezaevleri özelliklerini taşıyan yapılar bulduklarını aktaran ekip, genel olarak kasaba merkezinde eski bir gözaltı merkezi varken, hemen onun dış mahallelerindeyse (yakın zamanda gelişmiş sanayi alanlarında) yeni bir kamp ya da cezaevi olduğunu belirtti.
Ekip araştırmalarını derinleştirirken yakın zamanda uydu görüntüsü paylaşılmamış bazı alanlara da odaklandı ve 2006’dan beri bu yerlere ait yüksek kalitede, kamuya açık hiçbir görüntünün olmadığı sonucuna vardı.
Bunun üzerine söz konusu alanlara bakmak için Planet Labs ve Sentinel’den edinilen orta çözünürlükte görüntüler kullanıldı. Neticede bölgelerden birinde, daha önce başka araştırmacılar tarafından tespit edilmiş gözaltı merkezinin yıkıldığı ancak kasabanın hemen dışında yeni bir cezaevinin inşa edildiği görüldü.
Araştırma sonucu Doğu Türkistan’da 428 bölgede cezaevi ve gözaltı merkezi “izi taşıyan” yapılara ulaşıldığını ifade eden ekip, bunlardan birçoğunun iki ya da üç gözaltı tesisi (kamp, ön duruşma idari gözetim merkezi ya da cezaevi) barındırdığını aktardı.
Bu alanlardan 315’inin mevcut hapsetme programının parçası olarak kullanıldığına inandıklarını ifade eden ekip, 2016 ve 2017’den sonra 268 yeni kamp veya cezaevinin kurulduğunu ya da bu alanların önemli ölçüde genişletildiğini kaydetti.
Ekip ayrıca 315 kampın dışında, 39 kampın muhtemelen kapatılmış olduğunu ve 11 tanesinin de ya yıkım ya da artık kullanmama nedeniyle kapalı olduğunu kaydetti.
Çin’in Uygurlar başta olmak üzere etnik azınlık mensubu yaklaşık 1 milyon kişiyi toplama kamplarına hapsettiği iddiaları uluslararası çapta tepkilere yol açarken, Pekin yönetimiyse bu alanların “yeniden eğitim merkezi” olduğunda ısrar ediyor.