İstanbul Sözleşmesi’ne Numan Kurtulmuş’tan dikkat çeken çıkış

Ayasofya’nın ibadete açılmasına ilişkin tartışmalar üzerine Kurtulmuş, “Ayasofya’nın statüsünün ne olacağı konusu hiçbir yabancı ülkeyi ve hiçbir yabancıyı ilgilendirmez. Bu sadece Türkiye Cumhuriyeti devletinin egemenlik hakkıdır ve aziz milletimizin vereceği bir karardır dedi ve devamında Millet adına ülkeyi yönetenlerin verebileceği bir karardırni kaydetti. Bugün de yürütmedeki bu uygulamaya karşı açılmış olan bir dava Danıştay’da görülecek, bağımsız Türk yargısı bu konuda kararını verecektir. Nihayetinde söz de karar da Türkiye’nindir. Herkesin bu anlamda, haddini ve durması gereken yeri bilmesi lazım.” diye konuştu.

Albayrak ve ailesine çirkin saldırı

Numan Kurtulmuş, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, eşi ve yeni doğan çocuğuna ilişkin sosyal medyadan hakaret içerikli paylaşım yapanlara yönelik şu ifadeleri kullandı:

“Sosyal medyada en son olay Esra ve Berat Albayrak kardeşlerimize karşı yapılan bu saldırı gerçekten insanlık dışıdır, ahlak dışıdır, haysiyetsizliktir ve şerefsizliktir. Ne derseniz deyin bunun herhangi bir şekilde ‘efendim ben fikrimi sosyal medyada açıklıyorum’ ile izah edilebilir bir tarafı yoktur. Beğenmeyebilirsin, eleştir, yaptığı uygulamalarla ilgili herhangi bir şey söyle. Herhangi bir insan hakkında ama ben bir insana kategorik olarak nefret dili ile konuşacağım. Hele hele yeni doğmuş masum bir bebek üzerinden ve bir ailenin, bir ebeveynin en önemli sevinç anlarından birisi olan çocuklarını o ele alıp ona dünyaya hoş geldin dedikleri bir dönemde çok ağır hakaretler etmek gerçekten insanlık dışı bir durumdur.”

”İstanbul Sözleşmesi yanlıştı”

Kurtulmuş, İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik sorulan soruya, “İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanması yanlıştı. 2011 yılında İstanbul’da imzalandı ve Türkiye 2012’nin Kasım ayında bunu Parlamentodan geçirerek yasalaştırdı. 2014’te de bu sözleşmeye imza atan ülke sayısı 10 ülkeye çıkınca 2014’te de İstanbul Sözleşmesi, uluslararası bir hukuk metni haline getirildi. Dikkat çekmemiz gereken ve bizimle asla uyuşmayan, bu metnin içerisinde iki tane önemli husus var bunlardan birisi toplumsal cinsiyet meselesi bir de cinsel yönetim yönelim tercihi. Şimdi bunlar ve başka şeyler de var ama bu iki meselenin tam da bu LGBT vesaire gibi unsurların marjinal unsurların ekmeğine yağ sürecek kavramlar olduğu ya da onların arkasına sığınarak faaliyet yapabilecekleri alanlar oldu görülüyor.” cevabını verdi.

Evet bunu çok açık söylüyorum. “İstanbul Sözleşmesi yanlış bir şeydir.” ifadelerini kullanan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

“Milletimizin ve çoğu arkadaşımızın kanaati de bu noktadadır. AK Parti hükümetleri, bütün uygulamaları içerisinde özellikle kadının çalışma hayatının içerisinde var olabilmesi bakımından olağanüstü ön açıcı faaliyetlerde bulundu. Bugün eğer yanılmıyorsam eğitim sistemimizin içerisinde %50’nin üzerinde %/56’lara varan bir kadın istihdamı söz konusudur. Hakimlerin, savcı ve hukukçularımızın yaklaşık %30’una yakını aynı şekilde kadınlarımızdır. Sağlık çalışanlarımızın önemli bir kısmı kadınlarımızdır. Kadınlarımız her yerde. Siyasetin içerisinde en çok kadınların önünü açan parti AK Parti’dir. Bunda hiçbir tereddüt yok. Kadın-erkek fırsat eşitliğinin önündeki her türlü engellerin kaldırılması başka bir konudur.”

”Sözleşme olmazsa kadına şiddet artar tezi şehir efsanesidir”

”Asıl olan kadına karşı şiddet’in bu topluluğun kanayan bir yarası olmasıdır. Namussuzluktur. İnsanlık dışı bir davranıştır. Herhangi bir adam bırakın öldürmeyi, yaralamayı bir kadına eli kalkıyorsa o eli kırmak lazımdır. Bunda hiç tereddüt yok. Bu el gayri insani bir eldir. Bunlarla ilgili de yasal düzenlemelerin aşağı yukarı önemli bir kısmı tamamdır. Yani İstanbul Sözleşmesi olmazsa Türkiye’de kadına karşı şiddet artar tezi de bir şehir efsanesidir. Yalan, bir yanlış propagandadır. Dolayısıyla bunları sakin bir şekilde değerlendirmek zorundayız. Ülkemizde toplumsal olarak da bunların araştırmalarını yaptırdık. Türkiye’de bütün siyasi partilerin tabanlarında İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması ya da bunun bir düzenlemeyle revize edilmesi konusunda çok ciddi beklentiler vardır. Bunun aileye zarar verdiği konusunda endişeler var.”

İstanbul Sözleşmesi nedir?

İstanbul sözleşmesi 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açıldı ve 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girdi. Özel olarak kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti hedef alan ilk Avrupa sözleşmesi olma niteliğini taşıyan Sözleşme, bugüne kadar Türkiye dahil Avrupa Konseyi üyesi 20 ülke tarafından onaylandı.Türkiye, sözleşmeyi imzaya açıldığı 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalamış, 14 Mart 2012 tarihinde ise onaylamıştı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_imgspot_img

Sıcak Gelişmeler

Benzer Haberler