Bugün görülen duruşmada Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti Halis Bayancuk Hoca’nın 3 yıl 1 aydır süren tutukluluğunun devamına karar vererek, bir sonraki duruşmayı 18 Eylül’e erteledi. 9 Nisan’da verdiği tahliye kararının gerekçelerinde bir değişiklik olmamasına, dosyaya yeni bir delil girmemesne rağmen herhangi bir gerekçe sunmadan tutukluluğa devam kararı verildi.
Duruşma sonrası Halis Hoca’nın sevenleri ve Tevhid ve Sünnet camiası mensupları adliye önünde bir basın açıklaması yaptı.
Açıklamanın tam metni;
“Allah’a hamd, Resûl’üne salât ve selam olsun.
Türkiye’de son zamanlarda her gün yeni bir hak ihlaline veya keyfî uygulamaya rastlamak daha sık hâle geldi. Mağduriyetler, sisteme muhalif olan her kesime karşı ciddi şekilde artmış durumda. Hele ki konu Müslimler olunca bu durum daha bir perçinleşmektedir.
Bugün, Halis Hoca’nın 3 yıldan fazla tutuklu bulunduğu dosyanın duruşma günüydü. Mahkeme heyeti, Halis Hoca hakkında “Tutukluluğun devamına ve birleştirmenin reddine” şeklinde karar vererek 3 yıldır yap-boz oyununa çevirdiği hukuka yeni bir skandal karar daha eklemiş oldu.
Bugün ‘Adalet herkese lazım!’ sözü ‘Adalet mülkün temelidir!’ sözü kadar klişeleşti, sıradanlaştı. Zaten ağır aksak işleyen hukuk sistemi, önce FETÖ sonra da 15 Temmuz darbe girişimi bahanesiyle mevcut hükümet eliyle adeta katledilmiş duruma geldi.
Halis Hoca ve Tevhid ve Sünnet Camiası 2008 yılından bu yana farklı örgüt isimleri altında defalarca operasyona maruz kalmış, yıllarca mahkûmiyetler yaşamış ve bazı dosyalar hukuksuzca hükme bağlanmıştır.
Dosyaların içeriği ve isnat edilen suçların tamamı aynı konular olmasına rağmen hatta sonradan oluşturulan tüm dosyalarda önceki dosyalar delil gösterilmişken, İstinaf ve Yargıtay’ın da dosyaların birleştirilmesi yönündeki açık hükmü ortadayken Mahkemeler üst mahkemelerin kararlarını tanımayarak dosya birleştirilmesine yanaşmamakta, mağduriyetler katlanarak devam etmektedir.
9 Nisan tarihinde yapılan yeni duruşmada ise 3 senelik tutukluluk durumundan sonra mahkemeden “toplanacak başkaca delillerin olmayışı, sanığın delilleri karartma durumunun olmaması, sanığın cezaevinde tutuklu olarak geçirdiği süre ve AİHM kararları da göz önüne alınarak” ev hapsi şartı ile tahliye kararı çıkmıştı. Aynı gün önce HDP vekillerinin ve PKK’ya yakın gazetecilerin, sonra da CHP grup başkan vekilinin meclisteki konuşmasının ardından yargı baskı altında bırakılmış ve Halis Hoca cezaevinden çıkmadan saatler içerisinde yeniden tutuklanmıştı. 3 yıldır dosya içeriğini bilen bir heyet tarafından Halis Hoca tahliye edilmişken; nöbetçi mahkeme, tahliyeye zikredilen “aynı gerekçeleri” sebep göstererek bu sefer “üyelikten” tutuklamıştı.
Bugün de Türkiye’de siyasi ve hukuki oyuncuların yüksek performans sergileyerek sürdürdüğü hukuk tiyatrosu devam etti. Önce 12,5 yıl ceza alan, sonra cezası bozulan, cezası bozulduğu hâlde tahliye edilmeyen, 3 yıllık tutukluktan ardından tahliye edilip fakat siyasilerin baskısıyla saatler içerisinde cezaevindeyken tekrar tutuklanan Halis Hoca’nın tahliyesi yine gerçekleşmedi.
Ülkenin geldiği bu nokta gerçekten düşündürücüdür. Meydana getirilen her mağduriyet, huzursuzluk ve rahatsızlığa sebep olur. Ancak son birkaç yılda anladık ki birileri asıl olarak bu “huzursuzluk ve mağduriyetten” besleniyorlar. Her farklı ses “ihanet ve bölücülük” olarak lanse edilerek manipüle ediliyor ve medya aracılığıyla adeta kör, sağır ve dilsizleştirdikleri tabanları da farklı kesimlere tahammül edemez bir hâle geliyor.
Hiç şüphesiz iman edenler başlarına gelen her musibeti Allah’ın verdiği bir imtihan olarak kabul eder ve kulluğun gereği olarak sabreder. Bizim itirazımız, Rabbimizin hakkımızdaki kaderine değildir. Zulmün cinsine ve boyutuna bakmaksızın gücümüz nispetinde medya gelen haksızlıklara karşı olmamızdır. Elbette ahiretteki büyük mahkemede, sebebiyet verilen bu mağduriyetlerin zerresini dahi karşı tarafta bırakmayacağımız aşikardır.