Halis Hoca’ya bir iftira da CHP ve HDP’den geldi

Kamuoyunun bildiği üzere Halis Bayancuk Hoca, 2008 yılından beri çeşitli gerekçelerle, farklı zamanlarda gözaltına alınmış ve tutuklu bulunduğu uzun süreçler olmuştur. Birbirinin kopyası olan ve içleri boş olarak nitelendirilebilecek iddianameler ile yürütülen süreçte, bunca yılın sonunda halen suç unsuru birşey bulunamamıştır. 

Suç unsuru bulunamamasına ve hatta suçsuzluk hali EGM ve MİT raporlarıyla ispatlanmış olmasına rağmen Halis Hoca’nın tutuklu yargılanmasına devam edilmiştir.

Maruz kaldıkları baskılardan bir türlü kurtulamayan ve içinde bulundukları çıkmazda debelenen mahkemeler birbirini kovalamış, dosya istinaftan, tekrar Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dönmüştü.

3 yıla ulaşan rekor tutukluluğun sonunda Sakarya 2. Ağır Ceza, vicdanını dinlemiş ve suçsuzluğu ilan edercesine tutuksuz yargılama yani tahliye kararı vermişti. Türk Hukuk Tarihi’ne kara bir leke olarak geçecek ‘korsan mahkeme’ tamda bu gelişmenin akabinde kurulmuş ve 2. Ağır Ceza’nın yıllarca süren yargılamayla vermiş olduğu karar, 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, 10 dakika gibi mantık dışı bir sürede bozularak tutukluluk halinin devamına karar verilmişti.

Halis Bayancuk Hoca’nın aksi ispat edilmiş olmasına, kendisi hakkında suç unsuru hiçbir delil olmamasına rağmen yaşamış olduğu bu haksız tutukluluk üzerine son olarak yaşanan yargı skandalının ardından, bir okadar düşündürücü ve vahim gelişmeler TBMM oturumunda gerçekleşti.

Milletin temsilcileri vekiller, yalan ve iftiralarla dolu dialoglar içerisinde Halis Bayancuk Hoca’nın tahliyesiyle ilgili bir gündemi meclise taşımışlardır. 

Halis Bayancuk Hoca hakkında tahliye kararı sonrası HDP ve CHP vekillerince ortaya atılan ölçüsüz bir o kadar nedensellik ve hukukilikten uzak iftiraları ele alacak olursak;

1- İlk iftira ve iddia hukuksuzluğun baş aktörü HDP Siirt vekili Meral Danış Beştaş’tan geliyor;

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ: “Teşekkürler Sayın Başkan. Çok önemli bir gelişme oldu, IŞİD’in Türkiye’deki sorumlusu Ebu Hanzala kod adlı Halis Bayancuk tahliye edildi. Evet, daha önce Hizbullah davasından ömür boyu hapis cezası almıştı ve Kobani savaşı döneminde 9 Ekim 2014’te serbest bırakıldı. 2017 yılında terör örgütü kurma, yönetme suçundan tutuklandı ve bugün tahliye oldu. Niye tahliye oldu? Biz içerideki insanların bu kadar can güvenliğinden söz ederken IŞİD’in sorumlusunun tahliyesi dikkate değerdir. Evet, Rahip Brunson’ı Trump ister bırakılır, Deniz Yücel’i Merkel ister; istismarcıları, cinayet işleyenleri, Hizbullahçıları, IŞİD’çileri siz bırakırsınız, sonra “Yargı bağımsız.” diye burada nutuk atarsınız. 82 milyonun hukuku yok burada, tek adamın hukuku var…..

Meral Danış Beştaş konuşmasının merkezine oturttuğu ”IŞİD’in Türkiye sorumlusu…” ifadeleri ile 12 yıldır yargılanan ve hiçbir şekilde kesinleşmiş mahkumiyet kararı olamayan Halis Hoca’yı mahkemelerinde önüne geçerek mahkum etmiştir. Şayet Türkiye’de bağımsız ve işleyen bir yargı olsaydı, Beştaş suçu sabit olmamış bir kişi hakkında böyle kesin ifadeler kullanılması sebebiyle iftira suçundan mahkum olurdu.

2-Ebu Hanzala kod adlı…‘ ifadesindeki yanlış ve çarpıtmalara gelirsek. 12 yıl önce FETÖ mensubu polis memurlarının fezlekelerinden iddianamelere giren ve onlarca savunmaya rağmen hakikati anlaşılmaya başlayan kod adı meselesi. Bir ismin kod adı olarak kabul edilebilmesi, kişinin o isim adı altında gerçek kimliğini saklaması ve hayatını bu gizlilikle sürdürmesini gerektirir. İllegal faaliyet yapılıyor hissi oluşturmak için kod adı diye adlandırılan ‘Ebu Hanzala’ bir künyedir. ”Hanzala’nın babası” manasına gelmektedir. Halis Bayancuk Hoca, oğlu Hanzala sebebiyle bu künyeyle bilinmekte, en önemlisi bu künye vesilesiyle gerçek kimliğini gizlememektedir. Binlerce videosu milyonlarca kişi tarafından, halka açık ve legal platformlarda izlenen, kimliği herkesçe bilinen bir kişinin kod adı kullandığını iddia etmek mantık dışıdır. Beştaş burada kendince çürük tezine kriminal bir hava katmak istemişsede eline yüzüne bulaştırmıştır.

3- Beştaş’ın adeta 50 yaş üstü Facebook kullanıcısı edasıyla ortaya attığı en tutarsız yalanlarından biriside (artık bu iddia boyutunu geçiyor) Halis Hoca’nın “..daha önce Hizbullah davasından ömür boyu hapis cezası almıştı ve Kobani savaşı döneminde 9 Ekim 2014’te serbest bırakıldı…ifadeleriyle zuhur ediyor.

Öncelikle Halis Bayancuk Hoca, Hizbullah davası adı altında hiçbir davadan ne yargılandı nede bir soruşturma geçirdi. Ve doğal olarak böyle bir ceza almışlığı da yok. Kaldı ki Beştaş aynı konuşma içinde çelişkiye düşme hızıyla izleyenleri hayretler içinde bırakıyor. Şöyleki ömür boyu hapis cezası almış olsa bile Halis Hoca nasıl tahliye edilebilmiştir?

4- Beştaş’ın dile getirdiği ‘‘9 Ekim 2014’te tahliye edildi’‘ iddiası Halis Hoca’nın 2014 başında tutuklanması ve herhangi bir delil bulunamaması sebebiyle tahliyesinden ibarettir. Halis Hoca’nın birçok tutukluluğu ve tahliyesi bulunmasına rağmen HDP sıralarının özellikle ‘9 Ekim 2014’ tarihini gündem etme sebebi, Beştaş’ın konuşmasında geçen ‘Kobani savaşı’ ifadelerinde gizlidir. Zira o tarihte Suriye’deki savaş ortamı sebebiyle Türkiye sınırları içerisinde, özellikle doğu illerinde, sakal başta olmak üzere İslami bir kisve içerisinde olan herkese (Hem siyasi kanatları HDP hem askeri kanatları PKK) IŞİD’li muamelesi yapmışlar ve ölümle tehdit etmişlerdir. 6-8 Ekim olayları olarak bilinen ve birçok vahşete sahne olan sokak olayları bu dönemde yaşanmıştır. Kendilerinin bu tehditlerine rağmen bölgedeki faaliyetlerine son vermeyen, İslam akidesini yaşamaya ve anlatmaya devam eden Tevhid Dergisi Camiası, haliyle HDP ve PKK çizgisini rahatsız etmiş ve kendilerinde bir kuyruk acısı bırakmıştır.

Devamında, herkesin rahatlıkla ulaşabileceği Meclis Zabıtları’na da yansıyan konuşmalarda, Meral Danış Beştaş, ”Bir kere, biz ucuz iş yapmıyoruz. IŞİD’in Türkiye halifesi ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor ve bugün tahliye oluyor” diyerek delilsiz konuşmadığı iddiasında bulunmuştur. Hukukçu olduğunu ifade eden bir kişinin, yıllardır süren onca mahkeme, binlerce sayfalık iddianame ve tutanağa zıt bu kadar iddiayı 3-5 dakika içinde gündeme getirmesi cehalet ile açıklanamaz bir durumdur. Dakikalar önce “IŞİD’in Türkiye sorumlusu” yalanını ortaya atarken, bir anda işin rengi değişiyor ve “halifelik makamı” dillendirilerek genel kurulda adeta bir sokak yaygarası kopartılıyor. CHP’li vekillerinde o esnada “Türkiye halifesi” tabirini kullanarak HDP’li vekile destek vermesinden anlıyoruz ki bu koca koca insanlar yalan ve iftira atma cüreti göstedikleri konunda cahililer aynı zamanda. Hilafet tek bir makamdır ve şuranın halifesi buranın halifesi gibi alt kurumları yoktur. 

Bu esnada, CHP milletvekili Özgür Özel’in iftiralara kumpanyasına katılması bizleri şaşırtmıyor, ”Böyle bir cani, katil nasıl salınır” diyerek iftira ve hakarette çıtayı yükseltmesi, HDP ile birlikte İslam düşmanlığı söz konusu olunca ittifak etmesi şaşırtıcı değildir. Akabinde, Halis Hoca’ya yaptıkları bu zulme rağmen, benzer duruma maruz kalan başka kişileri gündeme getirip iktidara yüklenmesi ise samimiyetsiz ve çıkar odaklı siyaset anlayışlarının bir göstergesidir. Beştaş’ın iftira ve yalanları karşısında geri kaldığını düşünen Özel çıtayı biraz daha yükselterek şöyle demiştir; “Bakın, şurada, Gar’ın önünde 104 canımızı aldılar. IŞİD’in Türkiye halifesini serbest bırakan mahkeme heyetine..” Bu ifadeleri Ankara Gar katliamı ile Halis Hoca’yı ilişkili gibi göstermeyi amaçlamış ve Halis Hoca’nın hiçbir dosyasına veya sorgusuna girmeyen bir saldırı ile itham ederek bir suç işlemiştir. 

Bütün bu yaşananlar, her partinin tıynetini gözler önüne sermekteydi. Ancak ortaya atılan iftiralara sesiz kalan iktidar partisinin ”Türkiye’de bağımsız bir yargı vardır” söylemlerine rağmen, yargıda verilen bir karara açıkça müdahale edilişine alet olması, dahası bunu, sicilleri herkesçe malum partilerin baskısıyla yapması dikkatleri çeken en önemli noktaydı. Konuşulan ve üzerinde tartışılan onca önemli konuya rağmen Genel Kurul’a ara verilerek Halis Hoca’nın tahliye edilip edilmediği hakkında bilgi alan iktidar partisi mensupları verilen aradan sonra tahliyenin söz konusu olmadığını ve Halis Hoca’nın tekrar tutuklandığı haberini Genel Kurul’da açıklıyor. Ve böylelikle yargı kararından rahatsız olan HDP ve CHP tatmin edilmiş oluyor.  

Siyasi hayatı bu iki partinin karşısında olmakla geçen iktidar partisi milletvekillerinin, ‘aman muhalefet bize birşey demesin’ korkusu içerisinde açıklamalar yapma çabaları vicdanları yaralamakla kalmadı, ‘iktidar’ kavramı hakkında soru işaretlerine de sebep oldu. Kendisini İslam’a nispet eden ve gücünü bu kesimden alan bir partinin, İslam düşmanları karşısında zillete düşmesi herkesin sorgulaması gereken acı bir durumdu.

Halis Bayancuk Hoca, sadece İslam’ı anlattığı için zulme uğrayan bir davetçidir. Meclis’te yaşanan bu vahim hadisenin, vicdan sahibi her bireyin irdelemesini sağlayan bir turnusol kağıdı işlevi görmesini umut ediyoruz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_imgspot_img

Sıcak Gelişmeler

Benzer Haberler