Osman Kavala’nın “siyasi nedenlerle” ve “insan hakları savunucularını susturmak” amacıyla tutuklandığı sonucuna varan AİHM, Ankara’ya Kavala’nın “derhal serbest bırakılması” çağrısında bulundu.
Yargılamanın 2 yılı aşması gerekçe gösterildi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) iki yıldan uzun süredir cezaevinde bulunan Osman Kavala tarafından açılan davada kararını açıkladı. AİHM, Osman Kavala hakkındaki suçlamaları kanıtlayamayan Türk hükümetine Kavala’nın “derhal serbest bırakılması” çağrısında bulundu.
AİHM tarafından bugün açıklanan kararda, hükümetin Gezi Parkı davasının tek sanığı konumundaki Osman Kavala’nın “yakalanması ve tutuklanmasının tarafsız bir değerlendirme temelinde makul şüpheye dayandığını gösteremediği” belirtildi. Kavala gözaltına alındıktan ve gözaltı süresinin uzatıldığı dönemlerde suç dosyasına eklenen belgelerin hakkındaki gözaltı ve gözaltı süresini uzatma kararlarını meşru kılıcı nitelikte olmadığını not eden AİHM, bu gerekçelerden ötürü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili 5’inci maddesinin 1’inci bendinin ihlal edildiğine hükmetti.
AİHM, Osman Kavala’nın Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptığı bireysel başvurunun AİHS kriterleriyle uyuşmadığı sonucuna vardı. Hukuksal planda öncü rol oynadığını not ettiği AYM’nin Kavala davasında bireyin özgürlük ve emniyet hakkını yeterince dikkate almadığına kanaat getirdi. Mahkeme böylelikle ilk defa net bir dille AYM’nin bireysel başvurular için etkin iç yolu kimliğini sorgulayabileceği mesajı vermiş oldu.
“Siyasi gerekçeyle tutuklandı çünkü sorgu sırasında dosya ile bağlantılı olmayan sorular soruldu”
Strasbourg Mahkemesi, Kavala’nın “siyasi nedenlerle” ve “insan hakları savunucularını susturmak” amacıyla tutuklanıp yargılandığı sonucuna da vardı. Gezi Parkı eylemleri ve 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili soruşturma yürütülmesinin meşru olduğunu belirtmekle birlikte, Kavala’ya sorgusu sırasında bu olaylarla bağlantılı olmayan sorular yöneltildiğine işaret etti. Kavala’yla ilgili iddianamede sanığın Gezi Parkı olaylarındaki suçluluğunu kanıtlayan somut veriler olmadığını belirten AİHM, davacının, Türkiye’nin de üyeleri arasında yer aldığı Avrupa Konseyi organları ve uluslararası kurumlarla yasal çerçevede gerçekleşen işbirliğine vurguda bulundu.
Kavala’nın Gezi olaylarından dört yıl, darbe girişiminden de bir yıl sonra tutuklandığına işaret edilen kararda, iddianamenin “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kasım ve Aralık 2018’de yaptığı iki konuşmada Kavala’ya atıfta bulunmasının ardından geldiği” not edildi. Mahkeme bu tespitler temelinde, Kavala’nın tutuklanmasının “siyasi hedefli” olduğu ve kendisini “insan hakları savunucusu olarak susturmayı” amaçladığı sonucuna vardı.
Kararın bu bölümünde, başta Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri olmak üzere davaya müdahil olan kurum ve kuruluşların “Kavala’nın tutukluluğu Türkiye’de insan hakları savunucularına yönelik geniş bir kampanyanın ürünü” tezine de destek verildi.
Mahkeme bu kapsamda AİHS’nin, haklara getirilecek kısıtlanmaların sınırlandırılmasını düzenleyen 18’inci maddesinin ihlalinde karar kıldı.
Saadet Yüksel 18’inci maddenin ihlal kararına karşı çıktı
Kararın 5’inci maddenin ihlaliyle ilgili bölümleri yedi yargıçlı dairede oy birliğiyle alınırken, 18’inci maddeyle ilgili ihlal kararı bire karşı altı oyla alındı. Bu maddeyle ilgili ihlal kararına sadece Türk yargıç Saadet Yüksel karşı çıktı. Yüksel, karara ek kısmi muhalif görüşünde, Kavala hakkındaki yakalama ve gözaltı kararlarının kendisini “bir insan hakkı savunucusu olarak susturma hedefli” olduğu görüşüne katılmadığını belirtti. Kavala’nın Gezi olaylarındaki rolüne değinen Yüksel, “aktivist olmanın dokunulmazlık güvencesi anlamına gelmediğini ve bu davanın Türkiye’de insan hakları savunucuları ve sivil toplum üzerinde son yıllardaki baskının göstergesi olduğuna dair hiçbir ikna edici kanıt ve somut delil gösterilemediğini” savundu.
AİHM, daha önce de Selahattin Demirtaş davasında benzer bir karar almış ve HDP eski eş başkanının serbest bırakılmasına hükmetmişti.
“Tutukluluğuna son verilsin”
Osman Kavala dava başvurusunda maddi veya manevi tazminat talebinde bulundmadığından AİHM de bu konuda bir karar açıklamadı. Mahkeme buna karşılık, hükmettiği ihlal kararının ortadan kalkması için Kavala’nın tutukluluğuna son verilmesi ve derhal serberst bırakılmasını istedi. Mahkeme, Kavala’nın tutukluluk halinin devamının AİHS’nin 5’inci ve 18’inci maddelerinin ihlalinin de devamı anlamına geleceğini, bunun da AİHS’nin “kararların bağlayıcılığı ve infazı” ile ilgili 46’ncı maddesine aykırı olduğunu hatırlattı.
Söz konusu maddeye göre, AİHM tarafından hükmedilen kararı yerine getirmeyen bir devlet, kararların uygulanışının denetleyicisi olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından AİHM’ye şikayet edilebiliyor.