Mazlum-Der Başkanı Ramazan Beyhan’ın konuşmasıyla başlayan basın açıklaması, Mazlum-Der Genel Sekreteri Avukat Kaya Kartal’ın cezaevinde görüştüğü mahpusların (Ömer Ustahüseyinoğlu, Velit Bilen, Tamer Aslan, Eyüp Bozkurt, Salih Baytap, Sabri Aktaş, İrfan Çağrıcı, Gülsan Aydın, Can Özbilen, Osman Erdemir, Necdet Yüksel, Cemil Şahin) mesajlarını okumasıyla devam etti.
Mahpus yakınlarından; Salih Baytap’ın ağabeyi Şevket Baytap, Ahmet Şat’ın ablası Zeynep Durmaz birer konuşma yaptılar.
Gazeteci-Yazarlar Hakan Albayrak, Yakup Köse, Mehmet Ali Tekin ve Tayyar Tercan da “Son 28 Şubat Olsun” taleplerini dile getirdiler.
Mustazaflar Cemiyeti adına Mehmet Eşin, Köklü Değişim Dergisi adına Süleyman Uğurlu, Fatih Akıncıları Onursal Başkanı Mehmet Şahin ve dün akşam Kuzey Irak’taki cezaevinden Türkiye’ye getirilen ve tekrar cezaevine gönderilen Şahımerdan Sarı Hocanın yakını ve talebesi Hacı Ali Doğan birer konuşma yaptılar.
Mazlum-Der Genel Başkanı Ramazan Beyhan’ın konuşması:
“Sayın basın mensupları, dernek ve vakıflarımızın değerli temsilcileri!
Değerli üye ve gönüllerimiz ve yıllardır evlat, eş, kardeş ve arkadaş hasretiyle yüreği yangın yerine dönmüş mahpus yakınları! 14 Şubat basın açıklamamıza hoşgeldiniz!
İstanbul’da, Ankara’dan, Sakarya’dan, Düzce’den, Adapazarı’dan, Bursa’dan ve Bolu’dan bize destek vermeye gelen tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum.
Bugün eş zamanlı olarak Bolu dışında Batman Sivas ve Diyarbakır illerinde cezaevlerinin önünde aynı duyarlılıkla bütün camialarımız Mazlumder ile birlikte açıklama yapmaktadır. Bu açıklamalarımızı 28 Şubat Çarşamba gününe kadar Genel Merkez ve şubelerimizle yapmaya devam edeceğiz. Rabbimiz bu gayreti hayırlı sonuçlar için vesile kılsın.
Bundan 20 yıl önce bu ülkede gerçekleşen darbe ile yüzlerce gencimiz müslüman kimliklerinden dolayı brifinglerle talimat alan yargıçlar tarafından müebbet hapis cezalarına çarptırılmıştı. Ancak soruşturma, yargılama ve temyiz aşamalarında hukukun ilkeleri yok sayılmıştır.
20 yıldır içerideki kardeşlerimiz Yusuf Aleyhisselam gibi vakarlarını korumuşlar, Allah’a tevekkül etmişler, bulundukları cezaevlerini birer medreseye dönüştürmüşler, Rabbine karşı sorumluluklarını ifade etmeye çalışmışlardır.
Bu kardeşlerimizin yakınları ve arkadaşları onları yıllardır ziyaret ederek vefanın en güzel örneğini ortaya koymuşlardır.
Başta Mazlumder cezaevi komitesi ve hukukçuları ile birlikte camianın diğer hukukçuları da üzerine düşeni yapmaya çalışmışlardır.
Söylenecek söz kalmamıştır. Artık söz de karar da Türkiye Millet Meclisi’nin, hükümetin ve tabii ki Sayın Cumhurbaşkanımızındır.
28 Şubat dönemi Türkiyesinin kötü niyetli yöneticileri, Faili meçhullerin, ihanetlerin üzerini örtmek için Müslüman halkın, gençlerin ensesinde boza pişirmişler kimimi siyasetten uzaklaştırılmış, kimini de hayali suçlarla itham ederek zindanlara atmışlardır.
Onların 20 yıl önce yaptığı bu yanlış düzeltilmeli 28 Şubat mağdurları serbest bırakılmalıdır.”