Suudi zindanında tutuklu alim ve davetçi Şeyh Kaserdî cezaevinde vefat etti

Suudi Arabistan yönetimi tarafından 2021 yılında hapsedilen İslam alimi Kasım el Kaserdi’nin cezaevinde hayatını kaybettiği bildirildi.

Kompleksli bir sekülerleşme yolunda hızla çağdaş gericiliğie doğru adımlar atan Suudi Arabistan yönetimince 2021 yılında hapsedilen İslam alimi, vaiz ve akademisyen Dr. Kasım el Kaserdi’nin güneydeki Abha kentindeki bir hapishanede Salı günü hayatını kaybettiği açıklandı.

Suudi Arabistan merkezli Sanad insan hakları örgütü, Kaserdi’nin ölümünü doğruladı. Kaserdi 2021 yılında İslam alimlerinin toplantılarını hedef alan bir baskı kampanyası sürecinde tutuklanmıştı. Kaserdi’ye 8 yıl hapis cezası verilmişti. Cezaya gerekçe olarak “yasaklı kitaplar bulundurma”, “terör ideolojisini destekleme”, “terör ideolojisini destekleyenleri saklama”, “kamu düzenini bozma ve devletin güvenliğini sarsma” gibi suçlamalar gösterilmişti.

Kaserdi kendisine yöneltilen tüm suçlamaları reddetmiş ve katıldığı toplantının önceden izin alınmış bir toplantı oluğunu, ayrıca kitapların kamu kütüphanelerinde bulunduğunu ve ülkede yasaklanmadığını da belirtmişti. Sanad insan hakları grubu, Kaserdi’nin ölümünden Suudi yetkilileri, özellikle de Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ı sorumlu tuttu.

Suudi hanedanlığının düşünce mahkumları

Suudi Arabistan’da İslam alimleri ve fikir adamlarının hapsedilmesi süreci 1990’lı yılların başında, Suudi yönetimine yönelik eleştirilerde bulunanların tutuklanmasıyla başladı. Süreç 1994 ve 1996’da yoğun tutuklama kampanyalarıyla devam etti. 2000’li yıllarda artan ve gerekçeleri günden güne genişleyen tutuklamalardan dolayı Suudi rejimi yoğun eleştirilere hedef oluyor. Muhammed bin Selman’ın ülkede güç kazanmasıyla söz konusu baskılar artış gösterdi. Eylül 2017’den itibaren tutuklananlar arasında Suudi yönetimini açıktan eleştirmeyen isimler de yer almaya başladı.

Aktivistler, 2016 yılından bu yana on binlerce düşünce tutuklusunun bulunduğu Suudi Arabistan hapishanelerinde şartların daha da ağırlaştığını belirtiyor. Ülkede birçok kişinin siyasi suçlardan dolayı idam edildiği veya cezaevlerinde kötü muamele ve tıbbi ihmal sonucu hayatını kaybettiği biliniyor. Suudi yönetimi şimdiye kadar birçok kişiyi “terör” ve “ihanet” gibi suçlamalarla idam etti.

İdam edilenlerin ve cezaevlerinde hayatlarını kaybedenlerin arasında birçok İslam aliminin ve davetçinin de olduğu ifade ediliyor. Ülkede birçok İslam alimi de idam veya uzun süreli hapis cezalarına çarptırılmış durumda.

Suudi Arabistan’da İslam ve Sekülerleşme: Bin Selman’ın Reformları ve İslami Kimlikte Değişim

Arabistan, İslam’ın doğduğu topraklar. Ancak son yıllarda, Veliaht Prens Muhammed bin Selman liderliğinde gerçekleşen reformlar, ülkenin geleneksel dini kimliğinde büyük bir değişime işaret ediyor. İslami değerler ve sosyal normlar bir kenara bırakılarak, Batılı yaşam tarzını teşvik eden politikalar hayata geçiriliyor. Bu durum, hem Suudi toplumunun kendi içinde hem de İslam dünyasında ciddi tepkilere neden oluyor.

Sekülerleşme Dalgası ve Dini Değerlerin Gözardı Edilmesi

Muhammed bin Selman’ın 2017 yılında Veliaht Prens olarak atanmasının ardından, Suudi Arabistan’da “modernleşme” adı altında önemli sosyal değişimler başladı. Eğlence sektörüne yapılan yatırımlar, bu değişimlerin en dikkat çekici yönlerinden biri oldu. Genel Eğlence Kurumu’nun genişletilmesiyle, müzik festivalleri, konserler, sinema salonları ve karma etkinlikler teşvik edilmeye başlandı. Bir zamanlar haremlik-selamlık kurallarıyla muhafazakâr bir yaşam süren Suudi toplumu, bugün gece kulüpleri ve batılı yaşam tarzının simgesi olan etkinliklerle karşı karşıya.

Mekke ve Medine gibi İslam’ın kutsal şehirlerinde dahi eğlence faaliyetlerinin artması, bu dönüşümün sınır tanımadığını gösteriyor. Özellikle Mekke’de büyük bir sinema salonunun açılması ve Medine’de canlı müzik etkinliklerinin düzenlenmesi, dini hassasiyetlerin ciddi şekilde zedelenmesine neden oldu. Bu şehirlerin kutsallığını koruma çağrıları ise göz ardı ediliyor.

İslam Alimlerine Yönelik Baskılar

MBS’nin reformları sadece sosyal hayatta değil, dini liderlere yönelik tutumda da büyük bir değişimi beraberinde getirdi. Bir zamanlar İslam âlimleri ve davetçiler, Suudi toplumunun manevi rehberleri olarak büyük bir saygı görüyordu. Ancak bugün, bu isimler susturulmuş durumda. Şeyh Süleyman Ulwan, Şeyh Salman el-Avde ve Şeyh Avad el-Karni gibi birçok tanınmış İslam alimi ya hapsedildi ya da kamusal alanda tamamen etkisiz hale getirildi.

Emri bi’l Maruf ve Nehyi Ani’l Münker Heyeti’nin rolünün azalmasıyla birlikte, dini kurumlar yerini eğlence odaklı organizasyonlara bıraktı. Bu dönüşüm, Suudi Arabistan’ın dini kimliğinde geri dönüşü olmayan bir değişimi temsil ediyor.

Kudüs Davasına Kayıtsızlık

Suudi Arabistan, geçmişte Kudüs Davasının ve Filistin’in en önemli destekçilerinden biri olarak biliniyordu. Ancak son yıllarda, İsrail ile normalleşme çabaları ve Filistin davasına karşı duyarsızlık dikkat çekiyor. Gazze’de bir yılı aşkın süredir devam eden İsrail saldırıları karşısında Suudi hükümetinin sessiz kalması, hem içeride hem de dışarıda tepki topluyor.

Filistin davasına destek veren vaizlerin ve alimlerin susturulması, Suudi rejiminin bu meseleye öncelik vermediğini açıkça ortaya koyuyor. Gazze’de kan akarken, Suudi Arabistan’da eğlence festivalleri düzenlenmesi, toplumun dikkatini daha derin meselelere odaklanmaktan uzaklaştırma çabası olarak yorumlanıyor.

Batılılaşma Çabaları ve Toplumdaki Tepkiler

Suudi hükümetinin sekülerleşme ve Batılılaşma politikaları, ülkedeki muhafazakâr kesimlerde büyük bir hoşnutsuzluk yaratıyor. Sosyal medyada geniş çapta eleştiriler ve protesto çağrıları yapılıyor. Ancak rejimin otoriter politikaları, bu tepkilerin daha ileri bir düzeye ulaşmasını engelliyor. Suudi halkının bir kısmı, bu değişimlerin ülkenin dini kimliğini tamamen yok edeceğinden endişe ediyor. Özellikle Mekke ve Medine gibi kutsal şehirlerdeki Batılılaşma girişimleri, bu kaygıları daha da derinleştiriyor.

Kutsal Topraklarda Jennifer Lopez Konseri

Muhammed bin Selman’ın reform politikaları, Suudi Arabistan’ı sadece bir turizm ve eğlence merkezine dönüştürmekle kalmıyor, aynı zamanda ülkenin dini kimliğini de kökten değiştiriyor. Jennifer Lopez gibi Batılı sanatçıların Suudi topraklarında sahne alması, bu değişimin sembolik bir ifadesi haline geldi.

Bir zamanlar İslam’ın merkezi olan bu topraklar, bugün sekülerleşme ve Batılı yaşam tarzının simgesi haline gelmek üzere. Bu durum, sadece Suudi Arabistan’ı değil, tüm İslam dünyasını derinden etkileyen bir kimlik krizini beraberinde getiriyor.

Suudi toplumunun bu dönüşümlere karşı göstereceği tepki, ülkenin geleceğini belirleyecek en önemli etkenlerden biri olacak. Ancak şu bir gerçek ki, İslam’ın doğduğu topraklarda yaşanan bu köklü değişim, İslam dünyasında uzun yıllar boyunca tartışılmaya devam edecek…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_imgspot_img

Sıcak Gelişmeler

Benzer Haberler