Daha önce bir gazetecinin, aylar süren çalışması sonucu bölge polis teşkilatına sızması ve bu süreçte edindiği gözlemleri haberleştirmesiyle bazı kanıtların ortaya çıktığı polis şiddeti, aslında hemen her ülkede olduğu gibi Fransa’da da büyük bir sorun.
Sosyal medyanın gelişmesiyle birlikte dünyanın dört bir yanından gelen polis şiddeti görüntüleri, ülkelerde gücü elinde bulunduran erkler tarafından örtbas edilse de mağdurların sesi ayyuka çıkmış durumda.
Şiddetin ciddi boyutlara ulaştığı ve gözler önüne serildiği ülkelerden Fransa’da, Le Monde gazetesinin özel haberinde tanıklığına yer verilen 57 yaşındaki eski polis Eric Verzele, 1981 yılında polis olduğunu, sonrasında Cumhuriyet Güvenlik Birliği (CRS) adı verilen çevik kuvvet ekibine katıldığını belirtti.
“CRS olarak, sadece göçmen çadırlarını yıkmakta iyiydik.” diyen Verzele, bunu eleştirdiği için kendisiyle alay edildiğini, zayıfları korumak için başladığı mesleğini 2017 yılında bırakmaya karar verdiğini aktardı.
2000’lerin ortasında polis olan Arthur da meslektaşlarının her gün şiddet dolu müdahalelerde bulunduğunu, yine de şiddet ve ırkçı tutumların azınlıkta olduğunu bildirdi.
Sylvie adlı 50 yaşındaki kadın polis ise sert müdahalelerin işlerinin gereği olduğunu, her şey yolundaysa müdahalede bulunmadıklarını savundu. “İnsanlar, her gün tükürülmenin, taşlanmanın, hakaret görmenin ne demek olduğunu bilmiyor.” diyen Sylvie, halkla aralarının giderek açıldığı hissettiğini de belirtti.
Yaklaşık 30 yıl CRS biriminde görev yapan Bastien ise hem göstericiler hem de güvenlik güçleri tarafında şiddette artış olduğunu dile getirdi. Halkın giderek polise daha az güvendiğini aktaran Bastien, güvenlik yasa tasarısını olumlu karşılasa da çok fazla şey değiştirmeyeceğini ileri sürdü.
Görüşüne başvurulan polislerin çoğu, 8 aylık polislik eğitiminin çok kısa olduğunu söyledi ve birçok polisin mesleğe başladığında halen hazır olmadığı eleştirisinde bulundu.