Halis Bayancuk Hoca Sakarya’da, artık herkesin malumu olan hukuk skandallarıyla dolu yargılama süreci sonunda, geçtiğimiz eylül ayında 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Bu cezadan kısa bir süre önce de Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesinde 2011 yılından bu yana görülen bir başka hukuksuz yargılama son bulmuştu. Halis Hoca bu yargılama neticesinde de 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Böylelikle Halis Hoca iki ayrı dosyadan toplam 25 yıl hapse mahkûm edilmişti.
İstinaf Mahkemesinin, Halis Hoca’nın yargılandığı dosyaların tamamının tek bir dosyada birleştirilmesi yönündeki kararına rağmen, Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi ve Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesi hukuki bir gerekçe olmaksızın birleştirme taleplerini reddetmişti. Her iki mahkeme de iki ay ara ile Halis Hoca’ya ayrı ayrı 12 yıl 6 ay hapis cezası vermişti. Temmuz ayında dosyayı karara bağlayan Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesi Halis Hocaya, “El Kaide/IŞİD Yöneticisi” olmak gibi garabet bir suçlama ile ceza vermişti. Eylül ayında ise Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi bambaşka bir hukuk skandalına imza atarak gerekçeli kararda Halis Hoca’yı herhangi bir örgütle suçlamaksızın 12 yıl 6 ay hapis cezası vermişti.
Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018 yılında verdiği mahkûmiyet kararı, daha önce İstinaf 2. Ceza Dairesi tarafından bozulmuştu.
İstinaf, dosyalardaki benzer soyut iddiaların varlığı, Halis Hoca hakkında yakın süreler içinde birbiriyle düşman iki örgütün kimi zaman yöneticisi kimi zaman üyesi olmakla suçlanması gerekçesiyle verilen hapis cezasını bozmuş ve tüm dosyaların tek bir dosyada birleştirilmesi gerektiğini belirtmişti. Buna rağmen Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi Eylül 2020’de dosya birleştirme taleplerini hiçe sayarak 12 yıl, 6 ay; Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesi de Temmuz 2020’de aynı usulsüzlükle 12 yıl 6 ay hapis cezası vermişti. Söz konusu mahkûmiyet kararları yeniden İstinaf Mahkemesi önünde incelenmeyi bekliyor.
Halis Hoca’nın, birleştirilme kararına uyulmaksızın devam eden bir diğer dosyası önceki gün Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, Silivri Cezaevinde son tutuklamada 1262, toplamda ise 2842 gündür tutuklu bulunan Halis Hoca, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Halis Bayancuk Hoca’nın avukatı da duruşmada hazır bulundu.
Halis Hoca’nın maruz bırakıldığı haksız yargılamalar silsilesinin ilk halkası olan ve 2008 yılından bu yana süren Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosya, karara doğru gitmekte. Heyet, görülen son duruşmada savcılık makamından esas hakkındaki mütalaasını talep etti. Savcılık makamı mütalaasında, Yargıtayın bozma ilamına uyularak, Halis Hoca’ya El-Kaide yöneticiliğinden ceza verilmesini talep etti.
Savcılık makamı verdiği mütalaada; Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesinde örgüt ismi belirtmeksizin soyut bir örgüt yöneticiliğinden, Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesinde ise IŞİD/El-Kaide örgütü yöneticiliğinden ceza alan Halis Hoca’nın bu sefer sadece El-Kaide kapsamında “silahlı terör örgütü kurma ve yönetme” suçundan 15 yıldan 22 yıl 6 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep etti.
Savcı 15 yıldan 22 yıl 6 aya kadar yüksek bir hapis cezası talep ederken sadece 2 soyut ifadeyle bu kanıya vardığını belirtmekten kaçınmıyor: “Örgüt üyelerine talimat verme, inisiyatif kullanma gibi..” Dahası böyle bir ceza talep edilirken ileri sürülen bu soyut iddialara bir delil bulma zahmetine de girilmiyor. Burada akıllara Halis Hoca’nın Sakarya Mahkemesinde yaptığı son savunması geliyor:
“Sizden önceki zalimler, cerrah titizliğiyle zulüm yapıyorlardı. Örneğin FETÖ’cüler, gerekirse bir sene dosyayı sürüncemede bırakıp Meclisten kanun çıkarttırıyorlardı. Polis, Ergenekon ve Balyoz davalarında olduğu gibi delil üretiyordu. O CD’ler Amerika’ya gidip içinde ne olduğu anlaşılana kadar bütün Türkiye o CD’lerin içindeki şeylerin delil olduğunu zannetti. Şu anda ise o kadar pervasız bir zulüm var ki kimsenin delil üretme veya kanun çıkartma gibi bir derdi yok. Onu bırakın, verilen bir karar için kimsenin Türkçe kurallarını gözeterek bir gerekçe yazma gibi bir düşüncesi bile yok. Herhâlde herkes, ‘Ben cezayı veririm. Bu ceza yukarıya gider. Yukarıdakiler de zaten gerekçeye bakmaz, benim son cümleme göre hüküm verir.’ diye düşünüyor…”
Mahkeme heyeti, Halis Bayancuk Hoca hakkında Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyanın UYAP’tan bir örneğinin istenmesi ve esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmaların hazırlanması için duruşmayı 8 Şubat 2021 tarihine erteledi.
Medya Şaşırtmadı
Türkiye gündemini çalkalayan en önemli siyasi bir gelişmeyi dahi manşetlerine taşımaktan çekinen medya organlarının, Halis Hoca hakkında verilen özensiz bir savcılık mütalaasına bile “mal bulmuş mağribi” gibi çöreklenmesi hukuk sistemiyle birlikte basınının etik anlayışının da nasıl korkunç bir noktaya geldiğini gözler önüne sermektedir.
Halis Bayancuk Hoca’nın davasının hukuksuzlukları adına tek bir satır yazmayan basın, davayı âdeta bir gündem sulandırma malzemesi olarak kullanarak siyasi iktidara yaranma gayreti içindedir.
Halis Bayancuk Hoca’nın yargılamalarında defalarca kendisi ve avukatı tarafından izah edilen ve artık iddia makamlarınca dahi yargılamalara konu edilmeyen “Kod adı: Ebu Hanzala” meselesini kamuoyunu yanıltmak ve yönlendirmek maksadıyla manşetlere taşımak, basının art niyetini göstermektedir.
Söz konusu medya organları yıllardır tek bir kesinleşmiş cezası olmamasına rağmen haber içeriklerinde “IŞİD’in Türkiye Sorumlusu” ya da “El-Kaide’nin Türkiye Sorumlusu” yalanını kullanarak, çirkin bir algı operasyonunun parçası olmuşlardır.
Yargılamalardaki hukuksuzluklarda önemli bir rol oynayan medya linçlerinin son örneği, önceki gün 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen son duruşmadaki savcılık mütalaasında Halis Hoca için 22 yıl 6 ay hapis cezası istenmesinin ve yargılamalardaki hukuksuzlukların manipüle edilerek haberleştirilmesinde bir kez daha görüldü.
Temelsiz ve soyut iddialar üzerine kurulu yargılamalarda peş peşe verilen cezalarla âdeta ömür boyu hapse mahkûm edilmek istenen Halis Bayancuk Hoca’mız için Rabbimizden en kısa sürede hayırlı bir çıkış kapısı nasip etmesini; sevenlerini sevince, düşmanlarını hüzne boğmasını temenni ederiz.
