Yargıtay’ın emsal kararı bir işçi ile avukatı arasında başlayan anlaşmazlık sonucu açılan dava ile ortaya çıktı.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) tarafına tahakkuk ettirdiği prim borcunun iptali için harekete geçen işçi, bir avukatla anlaştı.
Avukatla ücret sözleşmesi imzalamayan işçi, ilk duruşmaya girmediğini iddia ettiği avukatın vekaletini iptal etti.
Buna rağmen alacaklı olduğunu öne süren avukat, icra takibi başlattı. Hayatının şokunu yaşayan davacı, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yolunu tuttu.
Avukatın vekaletten azil nedeniyle avukatlık ücreti talep ettiğini, ancak davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını dile getirdi.
Davalı avukatın söz konusu davanın ilk duruşmasına dahi girmeden azledildiğini, talep edilen avukatlık ücretinin fahiş olduğunu, davalının talimatı üzerine belirlediği kişilere avukatlık ücreti olarak bir kısım ödemenin yapıldığını, bu hususun taraflar arasındaki yazışmalarla sabit olduğunu kaydetti.
Takip dosyasına konu borçtan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istedi.
Davalı avukatı; davanın reddini talep etti. Mahkeme davanın kısmen kabulüne hükmetti. Karar hem davacı hem de davalı tarafından temyiz edildi.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin kararı bundan sonra ilk derece mahkemeleri için emsal nitelikte olacak
Taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesi bulunmadığına dikkat çekilen Yargıtay kararında; şu ifadelere yer verildi:
“Davalı avukat tarafından davacıya gönderilen e-mail yazışmasında; SGK’ya açılacak dava ile ilgili ücret dökümü yapılmıştır. Mahkemece belirtilen mail yazışmasının değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. Yasada; ‘Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.’ yazılıdır.
Bu düzenleme ile mail yazışmaları da belge olarak kabul edilmiştir. O halde, mahkemece mail yazışmaları ve davacı tarafından yapılan ödemeler değerlendirilerek davacının borçlu olup olmadığına karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Mahkeme hükmünün bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”
Kaynak: Independent Türkçe, İHA