Halis Bayancuk Hoca’nın yaşadığı yargı zulmü, uzun yıllardır süren trajikomik davalarla devam ederken tüm adalet normları ayaklar altına alınarak kendisine verilen 12 yıl 6 ay hapis cezasına tüm kesimlerden tepkiler gelmeye devam ediyor.
Yaşanan süreci ve son olarak verilen skandal cezayı farklı bir bakış açısıyla ele alan Avukat Hamza Uçan da Halis Hoca’nın uğradığı haksızlıkları Baran Dergisiyle yaptığı röportajda dile getirdi.
İlgili yazıyı istifadenize sunuyoruz:
Ebu Hanzala lakaplı Halis Bayancuk DAİŞ’in Türkiye sorumlusu olmak iddiasıyla açılan davada 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bayancuk’un DAİŞ ile bir alâkası var mı, dosyasında neler var?
Emperyalizmin uşağı olan DAİŞ ile Türk insanı arasında bağlantı kurmak amacıyla oluşturulmuş sanal yargılamalar diyebiliriz bunlara. Türkiye’de bu işin liderliğini yapacak olan kim var? Youtube ve sosyal medyada aktif konumda olan Halis Bayancuk, bilinen takma adıyla Ebu Hanzala. Hanzala’nın etrafındaki kişilere yönelik soruşturma durumu da söz konusu. Fakat buradaki soruşturmanın 28 Şubat’tan hiçbir farkı yok. Çünkü hakkında altıdan fazla yargı soruşturması açılıyor. Tek yargı soruşturması da yapılmıyor. Ebu Hanzala hukuk mekanizması içinde boğulmaya çalışılıyor. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda pratik tutuklama diyebileceğimiz suç kategorilerinden biridir örgütlü suçlar. Örgütlü suç konumuna sokulduğu için hakkında tutuklama kararı veriliyor. Devamında tutuklama kararı, açılan diğer soruşturmalarla birlikte birden fazla tutuklama kararına dönüyor. Sekizinci yılın sonunda da açılan davalar neticesinde ceza aşamasına geçiliyor. Hakkındaki suçlamalar bunlar ama dosya okunduğunda hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerinin, hukuktan ne kadar yoksun olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Somut bir örnek vereyim, Halis Bayancuk’un hakkında neden soruşturma açılıyor, neden mahkum ediliyor? DAİŞ liderliğinden dolayı. Fakat DAİŞ liderliğinden mahkum olduğu dosyada ironik bir durum söz konusu. Halis Bayancuk cezaevindeyken emniyetten kendisine bir karar tebliğ ediliyor, adama “Sen DAİŞ’in ölüm listesindesin, biz sana koruma sağlayalım.” diyorlar. Adamı ölümle tehdit eden örgütün lideri olmaktan adam hakkında mahkumiyet hükmü kuruluyor. Böyle bir garip durum söz konusu. Dediğim gibi birden fazla dosyada tamamen sanık delil durumu göz ardı ediliyor, bilindik kamuoyu baskısı “karşı mahallenin baskısı” neticesinde mahkum ediliyor. Süreç bundan ibaret.
Ebu Hanzala’nın geçmişte serbest bırakılma durumu söz konusuydu, bunun önüne kim geçti, süreç nasıl gelişti?
Normal şartlarda Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi yürüttüğü kovuşturmada, yani yargılama esnasında dosyanın geldiği durum, delil durumu ve tutuklu kaldığı süreyi göz önüne alarak tahliye kararı verdi. Fakat bu tahliye kararının verildiği gün mecliste yeni infaz paketinin görüşmeleri vardı, CHP’li ve HDP’li vekiller askeri casusluk vb. MİT mensuplarını ifşa etmeye yönelik soruşturmalar bağlamında tutuklu olan Oda TV ve FETÖ’cü unsurları kastederek “Bu kadar tutuklu gazetecinin olduğu bir ülkede Türkiye’nin DAİŞ lideri serbest bırakılıyor.” şeklinde yaygara kopardı. Tekrardan altını çiziyorum, bu yaygarayı koparanlar CHP’li ve HDP’li vekiller. Bunun neticesinde sebebini tam olarak anlayamadığımız bir şekilde Sakarya’da başsavcılık alelacele bir kararla tutuklama kararına itiraz etti ve tahliyesini baltaladı. Burada o kadar enteresan bir durum var ki, Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tahliyeye itiraz üzerine hazırladığı dosyayı, mahkeme incelemeye tenezzül bile etmeden kabul etti ve Ebu Hanzala’nın tahliyesi baltalanmış oldu.
Kemalistlerin keyfi için ceza kestiler yani.
12 yıl 6 ay sadece İstanbul’dan verildi, başka illerde de devam eden soruşturmaları var. Normal şartlarda Halis Bayancuk’un avukatlarının hukuk süreci içinde ileri sürdüğü argümanların tamamı reddedildi. Mesela dosya birleştirme talebinde bulunuyorlar, reddediliyor. Halis Bayancuk’a altı ayrı yerde soruşturma açılmış. Normalde tek yargılama yapılır, ceza mahkumiyetine yeten nitelikte delil var mı yok mu buna bakılır. Yeterli nitelikte delil varsa cezalandırırsınız, yoksa beraat kararı verirsiniz. Yani adil yargılama ilkesini hissettirmeniz gerekir. Ama siz burada altı ayrı ilde, altı ayrı soruşturma açıp “Hiçbir şekilde dışarıya çıkamasın.” şeklinde tutum gösteriyorsunuz. Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun gözaltına alındığı süreç itibariyle sarf ettiği “At içeri çıkmak için uğraşsın dursun.” sözlerinin müşahhas örneklerinden biri bu. “Türkiye’de DAİŞ gayet aktiftir, hem emniyet hem de yargı mekanizması DAİŞ’e karşı mücadele yürütmüyor.” şeklinde hava estirmek için bu yargılamaları kullanıyorlar. Halis Bayancuk deniliyor ama sadece bu kişi yok, özgürlüğünden alıkoyulan, hakkında mahkumiyet hükümleri kurulan onlarca kişi var. Normal şartlarda bu dosyaların tamamının Anayasa Mahkemesi, İstinaf ya da Yargıtay aşamasında bozulması gerekiyor. Şöyle bir örnek vereyim; Halis Bayancuk sekiz yıldır tutuklu, zaten ceza alması durumunda yatacağı süre bu kadar. Cezayı peşinen çektirme durumu söz konusu. Hem hakkında peşin oy kullanmak suretiyle bir mahkumiyet süreci işletiliyor hem de mahkumiyet hükmü henüz kesinleşmeden alacağı ceza yatırılıyor. Bu çok önemli, adamı çağırıyorlar DAİŞ’le ilgili tehdit durumu söz konusu, sen DAİŞ’in hedefindesin diyorlar, mahkemede de adam hakkında DAİŞ’in Türkiye’deki emiri olmaktan mahkumiyet hükmü kuruyorlar. Böyle saçma bir durum var.
Geçtiğimiz günlerde Adana’da da Mahmut Özden diye biri yakalandı. Aynı şeyi onun için de söylediler.
Bu hukuk garabetinin ispatı aslında. Halis Bayancuk’u neden aldınız, Türkiye’nin DAİŞ lideri olduğu için, kamuoyuna bu şekilde yansıyor. Ama bu adam sekiz yıldır Türkiye’nin DAİŞ liderliği iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında tutukluyken ve hakkında kısa bir süre önce başka bir mahkeme tarafından DAİŞ liderliğinden hüküm kurulmuşken bir anda Adana’da başka bir grubu alıyorsunuz ve o gruptan birinin alıp “DAİŞ’in sözde Türkiye liderini yakaladık. ” diyorsunuz. İkinci yakaladığınız Türkiye’nin DAİŞ lideriyse Ebu Hanzala’yı neden hala içeride tutuyorsunuz.
Peki, Bayancuk’a niçin bunu yapıyorlar?
Halis Bayancuk’un bazı marjinal düşünceleri var. Youtube üzerinden geniş kitlelere yayılması söz konusuydu, çevresindeki insanların dergi faaliyetleri vardı. Mesela silahlı bir tane eylemi yok adamın, bu çok önemli bir şey. Şunu yapmışlar, bunu yapmışlar diyebileceğiniz hiçbir şey yok. Ama adamı aldılar, soruşturdular kimse de tahliye edemedi. Mesela, Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi adamla ilgili tahliye kararı veriyor, Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı “karşı mahallenin” twitterda kopardığı yaygara üzerine tahliye kararına itiraz ediyor, dosyayı fiili olarak elinde bulundurmayan mahkeme tahliye kararını iptal ediyor, dosya tekrar 2. Ağır Ceza Mahkemesine geldiğinde mahkeme başkanı verdiği tahliye kararındaki iradesine bağlı kalıyor. Adam muhalefet şerhi koymuş bu karara. Bu nedir? Neo 28 Şubat gibi bir şey. Halis Bayancuk onlar öyle istiyor diye yatan adamlardan biri. Halis Bayancuk’un avukatı “Altı tane soruşturma açmışsınız, bunları birleştirin.” diyor. Birleştirmiyorlar. Niye? Birleştirip tek dosya yapsalar verecekleri ceza belki 12 yıl 6 ay şeklinde bir tane olacak. Zaten sekiz yıldır yatıyor tahliye olup gidecek. Ama altı ayrı yerden altı ayrı dava altı ayrı on iki buçuk yıl olur sana yetmiş beş sene. Adamın ömrü cezaevinde çürüyecek.
Eklemek istediğiniz, önemli gördüğünüz bir husus var mı?
Uluslararası alanda Türkiye’ye yönelik bir baskı var. Mesela FETÖ’nün MİT TIR’ları kumpasıyla yapmak istediği olay ile bu yargılamalar bağlantılı… “Tayyip Erdoğan’ı Lahey’de yargılayacağız.” diyorlardı. Bu çerçevede Türkiye’nin DAİŞ ile bağlantısı olduğu iddiasını destekleyen davalar açtılar. Maalesef bizim hükümetimiz de bu tarz yargılamaları tersinden kullanarak “Bakın biz bu kadar soruşturma yürütüyoruz, bu kadar kişiyi de mahkum ettik.” diyor.
Vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim.
Bu yazı, Baran Dergisi’nin 715.sayısından alıntılanmıştır.